Şualar - page 169

Yedinci Şua
Ayetü’l-Kübra
Mühim Bir İhtar ve Bir İfade-i Meram
B
U EHEMMİYETLİ RİSALENİN
, herkes her bir
meselesini anlamaz; fakat hissesiz de kalmaz. Büyük bir
bahçeye giren bir kimsenin, o bahçenin bütün meyvele-
rine elleri yetişmez, fakat eline girdiği miktar yeter. o
bahçe yalnız onun için değil. Belki elleri uzun olanların
hisseleri de var.
Bu risalenin fehmini işkâl eden beş sebep var:
Birincisi
: Ben kendi müşahedatımı, kendi fehmi-
me göre ve kendim için yazdım. sair kitaplar gibi başka-
larının fehmine ve telâkkisine göre yazmadım.
İkincisi
: İsm-i Azam cilvesiyle, tevhid-i hakikî aza-
mî bir surette yazıldığından, meseleleri hem gayet geniş,
hem gayet derin ve bazen çok uzun olduğundan, herkes,
birden ihata edemez.
Üçüncüsü
: Her bir mesele büyük ve uzun bir ha-
kikat olması sebebiyle, hakikati parçalamamak için,
Şualar
Y
edinci
Ş
ua
| 169 |
AYETÜ’L-KÜBRA
tevhid-i hakikî:
araştırarak, delil
ve bürhan ile Cenab-ı Hakkın va-
rılığını ve birliğini kabul etme ve
bunu anlayabilme.
ayetü’l-kübra:
en büyük de-
lil.
azamî:
en fazla, en çok, niha-
yet derecede.
cilve:
tecelli, görüntü.
ehemmiyetli:
önemli.
fehim:
anlama, anlayış, kav-
rayış.
gayet:
son derece.
hakikat:
gerçek, esas.
ifade-i meram:
dilek ve mak-
sadını anlatma, maksadı ifade
etme.
ihata:
her yönüyle anlama,
kavrama, kavrayış.
ihtar:
hatırlatma, uyarı.
İsm-i azam:
Cenab-ı Hakkın
bin bir isminden en büyük ve
manaca diğer isimleri kuşat-
mış olanı.
işkâl:
müşküllük, güçlük, zor-
luk.
mesele:
önemli konu.
miktar:
ölçü, kadar.
müşahedat:
gözlemler.
sair:
diğer, başka, öteki.
şua:
ışın, bir ışık kaynağından
uzanan ışık telleri.
telâkki:
anlama, anlayış, gö-
rüş.
?
YedinciŞua, Kastamo-
nu’da 1938’de Türkçe
olarak telif edilmiştir.
1...,159,160,161,162,163,164,165,166,167,168 170,171,172,173,174,175,176,177,178,179,...1581
Powered by FlippingBook