Şayan-ı Hayret Bir Tefe’ül
ve Mühim Bir İhbar-ı Gaybî
Sabri, Süleyman, Bekir, Galip ve Tevfik’in fıkrasıdır.
Hem Hüsrev, Hafız Ali ve Refet ve Asım’ın ve Kuleönünden
Mustafa’ların fıkrasıdır.
Lâtif ve Müjdeli Bir Tefe’ül
Üstad, Galip ve Süleyman, Ümmî Sinan Divanında
mesleğimize ve Sözlere dair tefe’ül edildi, şu beyitler çık-
tı. Baktık, “Sözler” lâfzı, bütün divanında yalnız bu kafi-
yelerde görünüyor. Demek Sözler “hak söz,” hem “nur
söz” oluyor.
Derim ki yardımcım Allah,
Şefaatçım Resulullah.
Ki burhanım kitabullah,
Budur bendeki hak söz.
Senin kapında kul çoktur,
Hesabı, haddi hiç yoktur.
Ve lâkin bir dahi yoktur.
Sinan-ı Ümmî gibi nur söz.
* * *
beyit:
iki mısradan oluşan şiir.
bürhan:
bir şeyi ispatlamak
için kullanılan kesin delil.
dair:
alakalı, ilgili.
divan:
eskiden yaşamış şairle-
riin şiirlerinin toplandığı kitap.
fıkra:
kısım, fasıl, bölüm.
hâk:
doğru, gerçek, hakikat.
hâk:
doğru, gerçek, hakikat.
ihbar-ı gaybî:
gayba ait haber,
geçmiş veya gelecek zamana
ait haber.
kitabullah:
Allah’ın kitabı,
Kur’ân-ı Kerîm.
lâtif:
tatlı, şirin.
meslek:
gidiş, tutulan yol, sis-
tem.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
nur:
aydınlık, parıltı, ışık.
Resulullah:
Allah’ın Resulü;
Allah’ın gönderdiği peygam-
ber; Hz. Muhammed (asm).
şayan-ı hayret:
şaşılacak,
hayret verici şey.
Şefaat:
birinden başkasının
kusurlarının veya suçunun ba-
ğışlanmasını dileme.
tefe’ül:
bir kitabı rastgele aça-
rak denk gelen yeri okuma ve
o kısmı uğurlu sayma.
SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ | 247 |
S
EKİZİNCİ
L
EM
’
A