kamerin takdiri, bizce çok lüzumlu bulunan bu fay-
dasına inhisar etmez. Hâlık-ı zülcelâl’in esmasına
âyinedarlık eden binler hikmetleri daha var.
Bu kıymettar risalenin ahirinde, Altı katrede
i’caz-ı kur’ân’ı hülâsa eden küçük, fakat o nispette
şümullü bir risale vardır.
Mu’cize-i Kübradan birkaç katreyi Tazammun eden
on Dördüncü Reşha
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
362
peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmın risaletinin
hakkaniyetine bir delil de kur’ân-ı Mu’cizülbeyan’-
dır. kur’ân-ı Hakîm’in kırka yakın vech-i i’cazı,
Le-
maat
ve
İşaratü’l-İ’caz
tefsirinde beyan edildiğin-
den, onlara havale ederek,
Birinci Katre
nihayet
bulur.
İkinci Katrede
, Yirmi Beşinci sözde zikredilen
“kur’ân nedir?” diye olan tarifin kısa bir Arabcası
vardır.
Üçüncü Katre
: Altı noktadır. üçüncü noktasın-
da: nasıl ki insan muhtelif hacat-ı cismaniyeye
muhtelif vakitlerde muhtaçtır... Meselâ, havaya her
an, hararete, suya her vakit, gıdaya her gün, ziyaya
her hafta muhtaçtır; öyle de, hacat-ı maneviye-i in-
saniye de muhteliftir. Bir kısmına her an muhtaçtır
(lâfzullah gibi), bir kısmına her vakit muhtaçtır (Bis-
millâh gibi), bir kısmına her saat muhtaçtır (lâ ilâhe
illâllah gibi) ve hakeza, kıyas et.
Dördüncü Katre
: Altı nüktedir. Beşinci nükte-
sinde çok ayet-i kerîme bulunmasından ve orası da
ahir:
son.
aleyhissalâtü vesselâm:
‘salât ve
selam onun üzerine olsun’ anla-
mında Hz. Muhammed’e dua.
ayet-i kerîme:
Kur’ân’ın ayeti;
azamet ve şerefi olan ayet.
âyinedarlık:
aynalık yapma, gös-
terme.
beyan:
açıklama, bildirme, izah.
bismillâh:
Besmele; Allah namına,
Allah için, Allah’ın adı ve izni ile.
delil:
bir davayı ispata yarayan
şey, burhan.
esmâ:
adlar, isimler.
hacat-ı cismaniye:
insanın bede-
nî ihtiyaçları.
hacat-ı maneviye-i insaniye:
in-
sanın manevî ihtiyaçları.
hakeza:
böylece, bunun gibi.
hakkaniyet:
hak ve adalete uy-
gunluk, hak ve doğruluktan ayrıl-
mama.
Hâlık-ı Zülcelâl:
Sonsuz büyüklük
sahibi yaratıcı, Allah.
hararet:
sıcaklık.
havale:
bir şeyi başkasının üstü-
ne bırakma.
hikmet:
İlahî gaye, gizli sebep,
fayda.
f
ihrisT
| 420 | Mesnevî-i nuriye
hülâsa:
bir şeyin özü, esası,
özeti.
i’caz-ı Kur’ân:
Kur’ân’ın mu’ci-
zeliği, yüksek ve erişilmez ifa-
desi.
inhisar:
yalnız bir şeye ait kıl-
ma, tekelleşme.
kamer:
ay.
kıyas:
karşılaştırma, bir şeyi
başka bir şeye benzeterek
hüküm verme.
kıymettar:
kıymetli, değerli.
Kur’ân:
Allah tarafından vahiy
yoluyla Hz. Muhammed’e in-
dirilmiş, semavî kitapların so-
nuncusu.
Kur’ân-ı Hakîm:
her ayet ve
suresinde sayısız hikmet ve
faydalar bulunan Kur’ân.
Kur’ân-ı Mu’cizülbeyan:
açık-
lamalarıyla akılları benzerleri-
ni yapmaktan aciz bırakan
Kur’an.
lâ ilâhe illallah:
Allah’tan baş-
ka ilah yoktur.
lâfzullah:
Allah lâfzı.
meselâ:
örneğin.
muhtelif:
türlü türlü, çeşitli.
nihayet:
son.
nispet:
oran, ölçü.
peygamber:
Allah tarafından
haber getirerek İlâhî emir ve
yasakları insanlara tebliğ eden
elçi, nebi.
risalet:
elçilik, resullük, pey-
gamber olarak gönderilme.
şümul:
kaplam.
takdir:
Allah’ın takdiri, Allah’ın
ilmiyle belli bir düzen verme-
si.
tefsir:
Kur’ân’ın mana bakı-
mından izahı, açıklaması.
vech-i i’caz:
mu’cize yönü.
zikretmek:
anmak, bildirmek.
ziya:
ışık, aydınlık, nur.