olan Cüneyd Bağdat’ta doğmuş olup, doğum tarihi bilinmemektedir. Doğduğu beldede yaşayarak
buradaki insanlara hizmet etti. Eğitime küçük yaşlarda başladı. Bölgenin ünlü alimlerinden fıkıh ve
hadis olmak üzere muhtelif dersler aldı. İmam-ı Şafii’nin talebelerinden olan Ebu Sevr el-Kelbi’den fıkıh,
tefsir, hadis, kelam derslerini aldı. İlim ve tasavvuf ehlinden ileri gelenlerin sohbetlerine katılan,
çevresindeki tasavvuf ehlinin etkisinde kalarak tasavvufa meyleden Cüneyd’e, ünlü alimlerden hocası
ve aynı zamanda dayısı olan Seri es-Sakati önce şer’i ilimleri öğrenmesini, daha sonra sufiliğe
yönelmesini tavsiye etti. Hocalarından Ebu Sevr’in derslerinde büyük başarı ve maharet kesbeden
Cüneyd, daha yirmi yaşında iken fıkıh ilminde fetva verecek seviyeye yükseldi. Şer’i ilimlere gösterdiği
alaka ve sağladığı başarı kısa zamanda çevresindekilerin dikkatini çekti. Mütevazi kişiliğinden dolayı
“hal ile ilmi Cüneyd kadar mükemmel bir şekilde kendisinde birleştiren başka bir sufinin görülmediği”
yorumları yapılmıştır. İrşaddaki üstün kabiliyetinden dolayı, zamanın mutasavvıfları tarafından
“seyyidü’l-taife” olarak tanındı. Son nefesine kadar dini vecibelerini yerine getirmede hassas davranan
Cüneyd, zikir ile meşgul olduğu bir esnada ebedi aleme göçtü.
- D -
DeCCAL:
Hadis-i şeriflerde ahirzamanda meydana çıkıp insanlık âleminde fitne ve fesada sebep
olacağı belirtilen din düşmanı şahıstır. Kıyametin büyük alâmetlerinden olan Deccal, kendisine tâbi
olanlarla birlikte bütün semavî dinlere karşı mücadele ederek onları ortadan kaldırmaya çalışacaktır.
Sahip olduğu tüm güç ve imkânlara rağmen bu amacına ulaşamayacak olan Deccal ve onun yaymaya
çalıştığı dinsizlik fikri, Hazret-i İsa tarafından öldürülecektir.
- e -
eBu HAniFe (iMAM-I AZAM):
Ebu Hanife Numan bin Sabit. (m. 699/767) Hanefî mezhebinin
imamı, büyük müçtehit Ebu Hanife İslâmda hukukî düşüncelerin ve içtihat anlayışının gelişmesinde
önemli pay sahibidir. Daha çok Ebu Hanife veya İmam-ı Azam diye anılır. Milâdî 699 yılında Kûfe’de
doğan Ebu Hanife’nin nesebi Numan bin Sabit bin Züta bin Mâh’tır. Küçük yaşlarda Kur’ân’ı ezberleyen
Ebu Hanife kıraat ilmini kıraat-ı seb’a âlimlerinden Asım bin Behdele’den öğrenmiştir. Devrin seçkin
âlimleriyle görüşüp onlardan faydalanma imkânı bulan Ebu Hanife’nin asıl hocası, döneminde Kûfe
Re’y ekolünün üstadı kabul edilen Hammad bin Ebu Süleyman’dır. Hammad’ın ölümü üzerine onun
yerine ders okutmaya başlamış ve ömrünün sonuna kadar buna devam etmiştir. Halkın fıkhî
meselelerine çözümler aradı ve içtihatlar yaptı. Fıkıh alanındaki derin bilgisinin yanı sıra, hakikati
söylemekten ve onun mücadelesini vermekten çekinmeyen bir kişiydi. Ebu Hanife ilmî uğraşması
sebebiyle, daima hayatın ve fıkhî problemlerin içinde olmuş ve pek çok içtihatlarda bulunmuştu. En
meşhur eserleri: Müsned, Fıkhü’l-Ekber, Fıkhü’l-Ebsat, Âlim ve’l-Müteallim ve Risale’dir.
- F -
FirAvun:
Eski Mısır’da krallara verilen ünvandır. Fakat bu unvan İslâmî kaynaklarda Hz. Mûsa ile
mücadele eden Mısır kralı için kullanılmaktadır. Eski Mısır’da mülkü ve yönetimi elinde bulunduran
firavunlar aynı zamanda ilâhların yeryüzündeki temsilcileri sayılıyor ve ibadetler onlar adına yapılıyordu.
Hazret-i Mûsa ile mücadele eden Firavun da aynı şekilde ilâhlık iddia eden, zalim, kibirli, ve inatçı bir
kişiydi. Kendi halkını eziyor özellikle İsrailoğullarına büyük zulümler yapıyordu. Cenab-ı Hak ilâhlık
davasından ve yaptığı zulümlerden vazgeçmesi ve İsrailoğullarını serbest bırakması için ona Hz. Mûsa’yı
ve kardeşi Hz. Harun’u gönderdi. Kendisinden istenilenleri kabul etmeyen Firavun, kendi zulmünden
kurtulmak için Mısır’dan çıkan Hz. Mûsa ve İsrailoğullarını kovalarken ordusu ve taraftarlarıyla birlikte
Kızıldeniz’de boğuldu.
Mesnevî-i nuriye | 429 |
ş
ahıs
B
ilgileri