Altıncı Vecih
Hayat-ı maneviye ve sıhhat-i ubudiyet, adavet ve inat
ile sarsılır. Çünkü, vasıta-i halâs ve vesile-i necat olan ih-
lâs zayi olur. zira, tarafgir bir muannit, kendi a’mal-i
hayriyesinde hasmına tefevvuk ister. Halisen livechillâh
amele pek de muvaffak olamaz. Hem, hüküm ve mu-
amelâtında tarafgirini tercih eder, adalet edemez. İşte,
ef’al ve a’mal-i hayriyenin esasları olan ihlâs ve adalet,
husumet ve adavetle kaybolur.
Şu Altıncı Vecih çok uzundur. Fakat kabiliyet-i makam
kısa olduğundan, kısa kesiyoruz.
@
adalet:
her hak sahibine hakkının
tam ve eksiksiz verilmesi, hakka-
niyet, âdillik.
adavet:
düşmanlık, kin.
a’mal-i hayriye:
hayırlı işler, ha-
yırlı ameller.
amel:
fiil, iş, emek.
ef’al:
fiiller, işler, ameller.
halisen livechillâh:
halis ve
hilesizce, sadece Allah için.
hasım:
muhalif, düşman.
hayat-ı maneviye:
manevî
hayat.
husumet:
düşmanlık, karşıt-
lık.
hüküm:
karar, emir.
ihlâs:
halis, içten, samimî, dü-
rüstlük, ibadet ve davranışlar-
da sadece Allah rızasını gö-
zetme.
kabiliyet-i makam:
konunun
uygunluğu, makamın etki gü-
cü ve kabiliyeti.
muamelât:
işlemler.
muannit:
inatçı, ayak dire-
yen.
muvaffak:
başarmış, başarılı.
sıhhat-i ubudiyet:
kulluktaki
sıhhat, doğruluk, sağlamlık.
tarafgir:
taraf tutan, taraftar.
tefevvuk:
üstün olma, üstün-
lük.
vasıta-i halâs:
kurtuluş aracı.
vecih:
yön, taraf.
vesile-i necat:
kurtuluş vesi-
lesi, aracı.
zayi:
elden çıkan, yitik, zarar.
zira:
çünkü, şu sebepten ki.
Y
irmi
i
kinci
m
ekTup
| 456 | Mektubat