Y
irmi
i
kinci
m
ekTup
| 442 | Mektubat
tarafgirlik:
taraf tutmak, ta-
raftarlık.
tenzih:
Allah’ı şanına lâyık ol-
mayan şeylerden, her türlü
eksik ve noksandan uzak ve
yüce tutma, münezzeh say-
ma.
tesbih:
Allah’ı bütün kusur ve
noksan sıfatlardan uzak tut-
ma, şanına uygun ifadelerle
anma.
uhuvvet:
kardeşlik, din kar-
deşliği.
vecih:
yön.
vücuh:
yönler.
zehir:
öldürücü madde.
zulüm:
haksızlık, eziyet, ada-
letsizlik.
1.
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
3.
Mü’minler ancak kardeştirler; siz de kardeşlerinizin arasını düzeltin (Hucurat Suresi: 10.)
4.
Kötülüğe iyiliğin en güzeliyle karşılık ver. Bir de bakarsın, aranızda düşmanlık bulunan kim-
se candan bir dost oluvermiştir. (Fussılet Suresi: 34.)
5.
O takva sahipleri, bollukta ve darlıkta bağışta bulunanlar, öfkelerini yutanlar ve insanların
kusurlarını affedenlerdir. (Âl-i İmran Suresi: 134.)
YirmiİkinciMektup
(2)
/
?p
ór
ªn
ëp
H o
íp
q
Ñ°n
ùo
j s
’p
G m
Ar
?n
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
|}
(1)
o
¬n
fÉn
ër
Ñ°o
S /
¬p
ª°r
SÉp
H
ŞuMektupİkiMebhastır.BirinciMebhas,ehl-iimanıuhuvvetevemuhabbetedaveteder.
Birinci Mebhas
W
(3)
@ r
ºo
µ r
jn
ƒn
Nn
G n
ø r
«n
H Gƒo
ëp
?° r
Un
Én
a l
In
ƒr
Np
G n
¿ƒo
æp
er
D
ƒo
Ÿr
G n
És
‰p
G
l
In
hGn
ón
Y o
¬n
ær
«n
Hn
h n
?n
ær
«n
H …
p
òs
dG Gn
Pp
Én
a o
ø°n
ùr
Mn
G n
?p
g»
p
às
dÉp
H r
™n
ar
O p
G
(4)
@ l
º«
p
ªn
M w
?p
dn
h o
¬s
fn
É n
c
(5)
@ n
Ú
p
æ°p
ùr
ëo
Ÿr
G t
Öp
ëoj
*Gn
h p
¢SÉs
ædG p
øn
Y n
Ú
p
aÉn
©r
dGn
h n
ßr
«n
¨r
dG n
Ú
p
ªp
XÉn
µ`r
dGn
h
M
ü’minlerde nifak ve şikak, kin ve adavete sebebi-
yet veren tarafgirlik ve inat ve haset, hakikatçe ve hik-
metçe ve insaniyet-i kübra olan İslâmiyetçe ve hayat-ı
şahsiyece ve hayat-ı içtimaiyece ve hayat-ı maneviyece
çirkin ve merduttur, muzır ve zulümdür ve hayat-ı beşe-
riye için zehirdir. Şu hakikatin gayet çok vücuhundan al-
tı vechini beyan ederiz.
adavet:
düşmanlık, husumet.
ancak:
sadece, yalnız.
beyan:
anlatma, açıklama.
davet:
çağırma, çağrı.
ehl-i iman:
inananlar, iman sa-
hipleri.
gayet:
son derece.
hakikat:
gerçek, asıl, esas.
haset:
kıskançlık, çekemezlik.
hayat-ı beşeriye:
insanlık hayatı.
hayat-ı içtimaiye:
sosyal hayat,
cemiyet hayatı, toplum hayatı.
hayat-ı maneviye:
manevî ha-
yat.
hayat-ı şahsiye:
şahsa ait hayat,
özel yaşam.
hikmetçe:
hikmet yönünden, kâ-
inatta ve yaratılıştaki İlâhî gaye
ve ahlâk bakımından.
inat:
bir konuda, sözünde ayak
direme.
insaniyet-i kübra:
en büyük in-
sanlık.
İslâmiyet:
Müslümanlık.
kin:
gizli düşmanlık, garaz.
kusur:
eksiklik, özür.
mebhas:
bahis, konu.
merdut:
reddolunmuş, kovul-
muş.
muzır:
ziyan veren, zararlı.
mü’min:
iman eden, inanan.
nifak:
bozgunculuk, iki yüzlülük.
noksan:
eksiklik, azlık.
sebebiyet:
sebep olma, gerektir-
me.
şikak:
ayrılık, parçalanma.
takva:
Allah korkusuyla dinin ya-
sak ettiği şeylerden sakınma, di-
nin emir ve yasaklarını titizlikle
yerine getirme.