İşte şu hakikati, şu ayet-i azîme, ehl-i şirkin başına vu-
ruyor, dağıtıyor:
m
?o
Ln
ôp
d Ék
ªn
?n
°S k
Óo
Ln
Qn
h n
¿ƒo
°ùp
cÉn
°ûn
ào
e o
ABÉn
c n
öo
T p
¬«/
a k
Óo
Ln
Q k
Ón
ãn
e *G n
Ün
ön
V
(1)
n
¿ƒo
ªn
? r
©n
j n
’ r
ºo
go
ôn
ã`r
cn
G r
?n
H ! o
ór
ªn
ër
dn
G k
Ón
ãn
e p
¿Én
jp
ƒn
à°r
ùn
j r
?n
g
(2)
o
º«/
µ n
?r
G o
º«/
?n
©r
dG n
âr
fn
G n
?s
f p
G =É n
æ n
àr
ªs
?n
Y Én
e s
’ p
G B É '
æn
d n
ºr
? p
Y n
’ n
?n
fÉn
ër
Ñ°o
S
/
¬p
d'
G = '
¤n
Yn
h p
äÉn
æp
FBÉn
µr
dG p
äGs
Qn
P p
On
ón
©p
H m
ós
ªn
ëo
e Én
fp
óu
«°n
S '
¤n
Y r
ºu
?n
°Sn
h p
q
?n
°U-n
G
n
Ú/
ªn
dÉn
©r
dG u
Ün
Q! o
ór
ªn
?r
Gn
h@ n
Ú/
e'
G n
Ú/
©n
ªr
Ln
G =/
¬p
Ñr
ën
°Un
h
n
?j /
ön
T n
’ o
?n
ór
Mn
h n
ƒo
g s
’p
G n
¬'
dp
G n
B’ r
øn
e Én
j o
ón
ªn
°U Én
j o
ó p
MGn
h Én
j o
ón
Mn
G BÉ n
j -n
G
r
øn
e Én
j ..o
â«/
ªo
j n
h »/
«r
ëoj
r
øn
e Én
jn
h ..o
ór
ªn
?r
G o
¬n
dn
h o
?r
?o
Ÿr
G o
¬n
d r
øn
e Én
j ..o
¬n
d
p
q
?n
ëpH
o
Ò
p
°ün
Ÿr
G p
¬r
«n
dp
G r
øn
e Én
j l
ôj
p
ón
b m
Ar
?n
T p
q
?o
c
'
¤n
Yn
ƒo
g r
øn
e Én
j ..o
ôr
«n
ÿr
G p
?p
ón
«p
H
Én
¡n
Ñp
MÉn
°Un
h o
?n
AÉn
?n
ao
Qn
h p
án
dÉn
°Sp
q
ôdG p
?p
ò'
g n
ôp
°TÉn
f r
?n
©r
Lp
G p
äÉn
ªp
?n
µr
dG p
?p
ò'
gp
Q Gn
ôr
°Sn
G
n
Ú/
?u
?n
ëo
Ÿr
G n
Ú/
?jp
óu
°üdG n
øp
en
h n
Ú/
?p
eÉn
µr
dG n
øj/
óu
Mn
ƒo
Ÿr
G n
øp
e Gk
ó«/
©n
°S
(3)
@ n
Ú/
e'
G n
Ú/
?s
ào
Ÿr
G n
Ú/
æp
er
D
ƒo
Ÿr
G n
øp
en
h
p
QGn
ôr
°Sn
’p
Gk
ôp
°TÉn
f p
ÜÉn
à`p
µr
dG n
ò
n
g n
ôp
°TÉn
f r
?n
©r
Lp
G n
?p
às
jp
ón
Mn
G p
q
öp
S p
q
?n
ëp
H s
ºo
¡
s
?dn
G
p
?p
FÉn
?n
ëp
H Ék
?p
WÉn
f o
¬n
fÉn
°ùp
dn
h p
¿Én
Á
p
’r
G p
QGn
ƒr
fn
’p
G k
ôn
¡r
¶n
e o
¬n
Ñr
?n
bn
h p
ó«/
Mr
ƒs
àdG
(4)
n
Ú/
e'
G ...n
Ú/
e'
G ...n
Ú/
e'
G
@
p
¿'
Gr
ôo
?r
dG
®
Âl ve ashap:
Peygamberimizin
âilesinden olanlar ve Sahabeler.
âmin:
kabul et.
ayet-i azîme:
büyük, yüce ayet.
ehad:
bir olan; her bir şeyde birli-
ği tecelli eden, görünen Allah.
ehadiyet:
birlik.
ehl-i şirk:
Allah’a ortak koşanlar.
envar:
nurlar.
hikmetle yapmak:
belirli gayele-
re yönelik olarak, anlamlı, faydalı
ve yerli yerinde olarak yapmak.
kadir:
gücü yeten.
kâmil:
olgun, mükemmel.
mahsus:
ait; lâyık.
mazhar etme:
kavuşturma, eriş-
tirme.
mazhar:
görünme yeri.
muhakkik:
gerçeği araştırıp bulan,
bir meselenin iç yüzünü in-
celeyerek vâkıf olan.
muvahhit:
Cenab-ı Hakkın var-
lığına ve birliğine inanan, Allah’ı
birleyen.
müttakî:
takva sahibi, sakınan,
çekinen; günah ve haramdan uzak
duran.
naşir:
neşreden, yayan; eser yayın-
layan.
Rab:
her varlığa muhtaç olduğu
şeyleri veren, yetiştiren, onları
idare ve terbiye eden Allah.
risale:
belirli bir konuda yazılmış
küçük kitap.
salât:
Hz. Peygambere dua; Hz.
Muhammed’e, ashabına, ailesine
Allah’ın rahmet ve mağfiretini,
meleklerin istiğfarını ve mü’min-
lerin dualarını dileme.
Samed:
her şey kendisine muh-
taç olduğu hâlde, kimseye ve hiç-
bir şeye muhtaç olmayan, her
şeyin varlığı ve devamı kendisine
bağlı olan Allah.
sıddık:
doğru, dürüst olan kişi.
şerik:
ortak.
şirk:
Allah’a ortak koşma.
tenzih etme:
Allah’ı şanına lâyık
olmayan şeylerden, her türlü nok-
sanlıktan uzak tutma.
tevhid:
Allah’ın bir olduğuna inan-
ma.
Vahid:
bir, tek, eşi, benzeri ol-
mayan Allah.
2
. Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgi-
miz yoktur. Sen her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın. (Bakara Suresi: 32.)
3.
Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e, bütün Âl ve Ashabına, kâinatın zerreleri sayısınca salât
ve selâm eyle. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.
Ey Allah’ım, yâ Ehad, yâ Vahid, yâ Samed! Ey kendisinden başka ilâh olmayan ve şeriki bu-
lunmayan, bir olan! Ey mülk ve hamd kendisine mahsus olan! Ey hayat veren ve ölüme
mazhar eden! Ey her hayır elinde olan! Ey her şeye kadir olan! Ey dönüş sadece kendisine
olan! Bu kelimeler hürmetine, bu risalenin naşirini, onun arkadaşlarını ve sahibini said ola-
rak kâmil muvahhitlerden, muhakkik sıddıklardan ve müttakî mü’minlerden eyle! Âmin.
4.
Allah’ım! Ehadiyetinin sırrı hürmetine, bu kitabın naşirini tevhidin esrarına bir naşir, kalbini
imanın envarının mazharı, dilini de Kur’ân hakikatlerinin lisanı eyle. Âmin, âmin, âmin.
Y
irminci
m
ekTup
| 436 | Mektubat
1.
Allah, şirk ile tevhid arasındaki
farkı anlamanız için, birçok ge-
çimsiz kimsenin ortaklığı altın-
daki bir köle ile, tek bir efendi-
ye bağlı olan bir köleyi misal
olarak verdi. Bu ikisinin duru-
mu bir olur mu? Allah’a ortak
koşmak ile tek bir Allah’a iman
etmek arasındaki fark da böy-
ledir. Hamd Allah’a mahsustur;
fakat onların çoğu bunu bil-
mez. (Zümer Suresi: 29.)