Mektubat - page 197

İşte, şu mu’cize-i bereketi, bin zatın huzurunda, onları
ona alâkadar göstererek Hazret-i Cabir kasemle ilân edi-
yor. demek şu hâdise, bin adam rivayet etmiş gibi kat’î
denilebilir.
AltıncıMisal:
nakl-i sahih-i kat’î ile, hadim-i ne-
bevî Hazret-i enes’in amcası meşhur ebu talha der ki:
resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, yetmiş seksen
adamı, enes’in koltuğu altında getirdiği az arpa ekmeğin-
den tok oluncaya kadar yedirdi. “o az ekmekleri parça
parça ediniz” emretti ve bereketle dua etti. Menzil dar ol-
duğundan, onar onar gelip yediler, tok olarak gittiler.
(1)
YedinciMisal:
nakl-i sahih-i kat’î ile,
Şifa-iŞerif
ve
Müslim
gibi kütüb-i sahiha beyan ederler ki, Hazret-i
Cabirü’l-ensarî diyor:
Bir zat, resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmdan ıyali
için taam istedi. resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm
yarım yük arpa verdi. Çok zaman o adam ıyaliyle ve mi-
safirleriyle o arpadan yediler. Bakıyorlar, bitmiyor. nok-
saniyetini anlamak için ölçtüler. sonra bereket dahi kalk-
tı; noksan olmaya başladı. resul-i ekrem Aleyhissalâtü
Vesselâma geldi, vak’ayı beyan etti. ona cevaben ferman
etti:
r
ºo
µp
H n
?Én
?n
dn
h o
¬ r
æp
e r
ºo
à`r
?n
c n
’n
o
¬r
?p
µ`n
J r
ºn
d r
ƒn
d
Yani, “
Eğerkileiletec-
rübeetmeseydiniz,hayatınızcasizeyeterdi
.”
(2)
SekizinciMisal:
Tirmizî
ve
Neseî
ve
Beyhakî
ve
Şifa-iŞerif
gibi kütüb-i sahiha beyan ediyorlar ki:
Mektubat | 197 |
o
n
d
okuzuncu
m
ekTup
lik.
Resul-i ekrem:
çok cömert, ke-
rim ve Allah’ın insanlara bir elçisi
olan Hz. Muhammed.
rivayet etmek:
bir haber, söz ve-
ya olayı nakletmek, aktarmak.
taam:
yemek, yiyecek.
tecrübe etmek:
denemek, sına-
mak.
vak’a:
olay.
zat:
kişi, şahıs, fert.
alâkadar:
alâkalı, ilgili.
aleyhissalâtü vesselâm:
sa-
lât ve selâm onun üzerine ol-
sun.
bereket:
bolluk, Allah vergisi.
beyan:
anlatma, açıklama, bil-
dirme.
cevaben:
cevap olarak.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ferman:
emir, buyruk.
hadim-i Nebevî:
Peygamber
Efendimizin hizmetkârı.
hâdise:
olay.
ıyal:
bir kimsenin geçimini üst-
lendiği kişiler.
kasem:
yemin, ant.
kat’î:
kesin, şüphesiz.
kile:
ölçek; hububat ölçümün-
de kullanılan bir çeşit ağırlık
ve hacim ölçüsü.
kütüb-i sahiha:
doğru ve gü-
venilir hadis kitapları.
menzil:
yer.
misal:
örnek, numune.
mu’cize-i bereket:
bereketle
ilgili mu’cize.
nakl-i sahih-i kat’î:
kesinlikle
doğru olan haberi bildirme,
aktarma.
noksaniyet:
noksanlık, eksik-
1.
Buharî, 3:234, 235; Müslim, hadis no: 1612, 2040; Kadı İyaz, Şifa, 1:291, 297
2.
Müslim, Fezail: 16; Kadı İyaz, Şifa, 1:191.
1...,187,188,189,190,191,192,193,194,195,196 198,199,200,201,202,203,204,205,206,207,...1086
Powered by FlippingBook