ait en küçük bir hareketi, bir sîreti, bir hâli ihmal etme-
mişler. Ve etmediklerini ve kaydettiklerini, kütüb-i ehadi-
siye şahadet ediyor.
Hem, Asr-ı saadette, mu’cizatı ve medar-ı ahkâm eha-
disi, kitabetle çoklar kaydedip yazdılar. Hususan Abâdi-
le-i seb’a, kitabetle kaydettiler. Hususan, tercümanü’l-
kur’ân olan Abdullah ibni Abbas ve Abdullah ibni Amr
İbnü’l-As, bahusus otuz kırk sene sonra tabiînin binler
muhakkikleri, ehadisi ve mu’cizatı yazı ile kaydettiler.
daha ondan sonra, başta dört imam-ı müçtehit ve bin-
ler muhakkik muhaddisler naklettiler; yazı ile muhafaza
ettiler.
daha Hicretten iki yüz sene sonra, başta Buharî, Müs-
lim, kütüb-i sitte-i makbule vazife-i hıfzı omuzlarına aldı-
lar. İbni Cevzî gibi şiddetli binler münekkitler çıkıp, bazı
mülhitlerin veya fikirsiz veya hıfzsız veya nâdanların ka-
rıştırdıkları mevzu ehadisi tefrik ettiler, gösterdiler.
sonra ehl-i keşfin tasdikiyle, yetmiş defa resul-i ekrem
Aleyhissalâtü Vesselâm temessül edip yakaza hâlinde
onun sohbetiyle müşerref olan Celâleddin-i süyutî gibi al-
lâmeler ve muhakkikler, ehadis-i sahihanın elmaslarını,
sair sözlerden ve mevzuattan tefrik ettiler. İşte, bahsede-
ceğimiz hâdiseler, mu’cizeler, böyle elden ele –kuvvetli,
emin, müteaddit ve çok, belki hadsiz ellerden– sağlam
olarak bize gelmiş.
(1)
»
p
q
H n
Q p
?°r
†n
a r
ø p
e Gn
ò'
g ! o
ó r
ª n
ër
dn
G
Mektubat | 193 |
o
n
d
okuzuncu
m
ekTup
kimse.
kitabet:
yazı yazma, bir şeyi ku-
rallarına uygun şekilde kaleme al-
ma.
kütüb-i ehadisiye:
hadis kitapla-
rı.
kütüb-i Sitte-i makbule:
altı mak-
bul hadis kitabı.
medar-ı ahkâm:
hüküm getiren,
hüküm koymaya sebep olan.
mevzu ehadis:
yalancıların uy-
durduğu ve hadis diye Peygam-
berimize dayandırdığı haberler,
uydurma hadisler.
mevzuat:
yalancıların uydurduğu
ve hadis diye Peygamberimize is-
nat ettiği haberler, uydurma ha-
disler.
mu’cizat:
mu’cizeler; Allah tara-
fından verilip, yalnız peygamber-
lerin gösterebilecekleri büyük ha-
rika işler.
mu’cize:
Peygamberler tarafından
ortaya konmuş olağanüstü hâl ve
hareketlerden her biri.
muhaddis:
hadis âlimi, hadis il-
miyle uğraşan âlim.
muhafaza etmek:
korumak, sak-
lamak.
muhakkik:
tahkik eden, gerçeği
araştırıp bulan, bir şeyin iç yüzü-
nü inceleyerek vâkıf olan.
mülhit:
İslâm dininden ayrılan, Al-
lah’a ve dine inanmayan.
münekkit:
tenkit eden, eleştiren;
hadisleri inceleyip gözden geçiren
ve mevzu hadisleri ayıran hadis
âlimleri.
müşerref olma:
şereflenme.
müteaddit:
birçok, çeşitli.
nâdan:
cahil, bilgisiz.
nakletmek:
aktarmak, anlatmak.
Rab:
yaratan, besleyen, büyüten,
verdiği nimetlerle mahlûkatı ıslah
ve terbiye eden Allah.
Resul-i ekrem:
çok cömert, ke-
rim ve Allah’ın insanlara bir elçisi
olan Hz. Muhammed.
sair:
diğer, başka, öteki.
sîret:
bir kimsenin içi, manevî du-
rumu, hâli, tavrı, ahlâk ve karak-
teri.
şahadet:
şahitlik, tanıklık.
tâbiîn:
Hz. Muhammed’in asha-
bıyla görüşmüş, onlardan hadis
dinlemiş ve ders almış olan Müs-
lümanlar.
tasdik:
onaylama, kabul etme.
tefrik etmek:
ayırdetmek; seç-
mek, birbirinden ayırmak.
temessül etme:
görünme; bir şe-
yin bir yerde suret ve mahiyetini
aksettirmesi.
tercümanü’l-kur’ân:
Kur’ân’ın ter-
cümanı, onu tercüme eden.
vazife-i hıfz:
ezberleme ve koru-
ma görevi.
yakaza:
uyanıklık.
abâdile-i Seb’a:
hadis, İslâm
hukuku, tefsir gibi ilimlerde
otorite kabul edilen “Yedi Ab-
dullahlar” ismiyle şöhret bul-
muş Sahabeler.
aleyhissalâtü vesselâm:
sa-
lât ve selâm onun üzerine ol-
sun.
allâme:
büyük bilgin, ilmi se-
viyesi çok yüksek olan âlim.
asr-ı Saadet:
saadet, mutlu-
luk asrı; Peygamberimiz ve
dört halifenin yaşadığı devire
verilen ad.
bahusus:
özellikle.
ehadis:
hadisler, Peygamber
Efendimizin sözleri.
ehadis-i sahih:
sahih hadis-
ler, doğru hadisler.
ehl-i keşif:
keşif ehli; bazı sır-
ları, bilinmeyen hakikatleri, Ce-
nab-ı Hakkın lütuf ve ihsanı
ile bilen velîler.
emin:
inanılır, güvenilir.
hâdise:
olay.
hadsiz:
sınırsız, sayısız.
hamd:
övme, yüceltme.
hıfz:
ezberleme, koruma.
hicret:
göç, Hz. Peygamberin
Mekke’den Medine’ye göçü.
hususan:
bilhassa, özellikle.
ihsan:
iyilik etme, güzel dav-
ranma, bağışlama.
imam-ı müçtehit:
müçtehit
imam, dinî meselelerde görüş
belirtme yetkisine sahip olan
1.
Allah’a hamd olsun. Bu, Rabbimin ihsanıdır.