içlerinde Yezit
(1)
ve Velid bulunacağını ve Hazret-i Mu-
aviye ümmetin başına geçeceğini
(2)
r
íp
ér
°Sn
Én
a n
âr
µ`n
?n
eGn
Pp
Gn
h
fer-
manıyla rıfk ve adaleti tavsiye etmiş. Ve emeviyeden son-
ra,
(3)
Gƒo
µ`n
?n
e Én
e n
±Én
©r
°Vn
G n
¿ƒo
µp
?r
ªn
jn
h p
Oƒ t
°ùdG p
äÉn
jG s
ôdÉp
H ¢p
SÉ s
Ñ`n
©r
dG o
ón
dn
h o
êo
ôr
î
n
j
deyip, devlet-i Abbasiyenin zuhurunu ve uzun müddet de-
vam edeceğini haber vermiş. Haber verdiği gibi çıkmış.
• Hem, nakl-i sahih-i kat’î ile, ferman etmiş:
(4)
n
Ün
ôn
àr
bGp
ón
b pq
ön
T r
øp
e p
Ün
ôn
©r
?p
d l
?r
jn
h
deyip, Cengiz ve Hülâgû’-
nun dehşetli fitnelerini ve Arap devlet-i Abbasiyesini mah-
vedeceklerini haber vermiş. Haber verdiği gibi çıkmış.
• Hem, nakl-i sahih-i kat’î ile, sa’d ibni ebî Vakkas ga-
yet ağır hasta iken ona ferman etmiş:
(5)
n
¿ho
ôn
N'
G n
?p
H s
öp
†n
à°r
ùn
jn
h l
?Gn
ƒr
bn
G n
?p
H n
™ p
Øn
àr
æn
j »
s
à`n
M o
?s
?`n
îo
J n
?s
?`n
©n
d
İleride büyük bir kumandan olacağını, çok fütuhat ya-
pacağını, çok milletler ve kavimler ondan menfaat görüp,
yani İslâm olup ve çoklar zarar görecek, yani devletleri
onun eliyle harap olacağını haber vermiş. Haber verdiği
gibi çıkmış. Hazret-i sa’d ordu-yu İslâm başına geçti. dev-
let-i İraniyeyi zirüzeber etti, çok kavimlerin daire-i İslâm’a
ve hidayete girmelerine sebep oldu.
• Hem, nakl-i sahih-i kat’î ile, imana gelen Habeş
meliki olan necaşi hicretin yedinci senesinde vefat ettiği
gün, Ashabına haber vermiş, hatta cenaze namazını
adalet:
her hak sahibine hakkının
tam ve eksiksiz verilmesi.
âdil:
adaletli olan, her hak sahibi-
ne hakkını tam ve eksiksiz veren.
arap devlet-i abbasiyesi:
Arap
Abbasîler devleti.
ashap:
Sahabeler, Hz. Peygambe-
ri görmüş ve onunla konuşmuş
olan Müslüman kimseler.
daire-i İslâm:
İslâm dairesi.
devlet-i abbasiye:
Abbasîler dev-
leti, Emevîlerden sonra kurulan
devlet. (750-1258).
Devlet-i İraniye:
İran devleti.
ferman:
buyurma, haber verme,
bildirme.
fitne:
karışıklık, kargaşa, fesat.
fütuhat:
fetihler, zaferler.
gayet:
son derece, çok.
Habeş:
bugünkü Etiyopya ülkesi.
harap olma:
yıkılma, bozulma.
hicret:
göç; Hz. Peygamberin Mek-
ke’den Medine’ye göçü.
hidayet:
doğru ve hak yol.
iktidar:
devlet yönetimi, idaresi .
iman:
inanma, inanç, itikat.
kavim:
insan topluluğu; araların-
da töre, dil ve kültür ortaklığı bu-
lunan boy ve soy bakımından da
birbirine bağlı insan topluluğu.
kumandan:
komutan.
mahvetmek:
yok etmek, ortadan
kaldırmak.
melik:
hükümdar, padişah, kral.
menfaat:
fayda, yarar.
müddet:
süre, zaman.
nakl-i sahih-i kat’î:
kesinlikle
doğru olan haberi bildirme,
aktarma.
ordu-yu İslâm:
İslâm ordusu.
rıfk:
insanlara karşı yumuşak
ve hoşgörülü davranma.
sancak:
bayrak.
ümmet:
Hz Peygambere ina-
nıp onun yolundan gidenler,
Müslümanlar.
vefat etme:
ölme.
zirüzeber:
yerle bir, alt üst.
zuhur:
ortaya çıkma.
o
n
d
okuzuncu
m
ekTup
| 178 | Mektubat
1.
Askalanî, Metalibü'l-Âliye, h.no: 4528.
2.
İktidara geldiğin zaman yumuşak ve adil ol. (Heysemî, 5:186.)
3.
Abbas’ın çocukları siyah sancaklarla çıkacaklar ve sahip olduklarının kat kat fazlasını elde
edeceklerdir. (Kadı İyaz, Şifa, 1:338.)
4.
Yaklaşmakta olan bir kötülükten dolayı yazık oldu Araba!.. (Buharî, Fiten: 60.)
5.
Bazı insanlar senden fayda görüp, diğer bazılarının ise senden zarar göreceği bir zamana
kadar hayatta bırakılacağını ümit ediyorum. (Hilyetü’l-Evliya, 1:94.)