kazavekaderrüknünehayatınişaretineveism-iKay-
yum’unBirincişuaınaherkesinfikriyetişmez,fakathis-
sesizdekalmaz.Belkiherhâldeimanınıkuvvetlendirir.
Saadet-iebediyeninanahtarıolanimanınkuvvetleşme-
siehemmiyetiçokazîmdir.İmanınbirzerrekadarkuv-
vetiziyadeolması,birhazinedir.İmam-ıRabbanîAh-
med-iFarukîdiyorki:“Birküçükmesele-iimaniyenin
inkişafı,benimnazarımdayüzlerezvakvekerametlere
müreccahtır.
W
(2)
@ ¢p
Vr
Qn
’r
Gn
h p
äGn
ƒ'
ªs
°ùdG o
ó«/
dÉn
?n
e o
¬n
d
(1)
@ m
Ar
?n
T u
?o
c o
äƒo
µn
?n
e /
?p
ón
«p
H
(4)
Én
¡p
àn
«p
°UÉn
æp
H l
òp
N'
G n
ƒo
g s
’p
G m
ás
HB Gn
O r
øp
eÉn
e
(3)
@ o
¬o
æp
FB Gn
õn
NÉn
fn
ór
æp
Y s
’p
G m
Ar
?n
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
gibi, kayyumiyet-i İlâhiyeye işaret eden ayetlerin bir nük-
tesi ve İsm-i Azam veyahut İsm-i Azamın iki ziyasından
ikinci ziyası veyahut İsm-i Azamın altı nurundan altıncı
nuru olan
KAYYUM
isminin bir cilve-i azamı, zilkade
ayında aklıma göründü. eskişehir Hapishanesindeki mü-
saadesizliğim cihetiyle, o nur-i azamı elbette tamamıyla
beyan edemeyeceğim. Fakat Hazret-i İmam-ı Ali (
rA
) ka-
side-i
Ercûze
’sinde “sekîne” nam-ı âlîsiyle beyan ettiği
İsm-i Azam ve
Celcelûtiye
’sinde yine pek muhteşem isim-
lerle İsm-i Azam içinde bulunan o altı ismi en azam, en
ehemmiyetli tuttuğu için ve onların bahsi içinde keramet-
kârâne bize teselli verdiği için, bu ism-i
Kayyum
’a dahi,
evvelki beş esma gibi, hiç olmazsa muhtasar bir surette,
Beş şua ile o nur-i azama işaret edeceğiz.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
azam:
en büyük.
azîm:
büyük, yüce.
beyan:
anlatma, izah, açıklama.
Celcelûtiye:
Peygamberimizin
derslerine dayanarak ebcet ve cifir
hesabıyla Hz. Ali tarafından telif
edilen Süryanîce bir kaside.
cihet:
sebep.
cilve-i azam:
en büyük görüntü,
tecelli.
ehemmiyet:
önem.
ehemmiyetli:
önemli.
esma:
isimler.
evvelki:
önceki.
ezvak:
zevkler.
iman:
inanma, itikat.
inkişaf:
açılma, keşfolunma.
İsm-i azam:
Cenab-ı Hakkın bin
bir isminden en büyük ve manaca
diğer isimleri kuşatmış olanı.
ism-i Kayyum:
her şeyin varlığı
onunla ayakta duran ve devam
eden anlamında Allah’ın bir ismi.
kader:
Cenab-ı Hakkın ezelî ilmi
ile, kâinatta olmuş ve olacak bü-
tün şeylerin varlık ve yokluğunu,
geçmiş ve geleceğini bilmesi, tak-
dir ve tayin etmesi.
kaside-i ercûze:
Hz. Ali tarafından
yazılan ve istikbalden haber veren
meşhur kaside.
Kayyum:
her şeyin varlığı onunla
ayakta duran ve devam eden Al-
lah.
kayyumiyet-i İlâhîye:
varlığı ve
diriliği her an için olup, gökleri ve
yerleri her an için tutan, daimî her
şeye her hususta iktidarı olan Al-
lah.
kaza:
olacağı Cenab-ı Hak tarafın-
dan bilinen ve takdir olunan şey-
lerin zamanı gelince yaratılması,
her konuda Allah’ın hükmünün
yürümesi.
keramet:
kerem, lütuf, ihsan.
kerametkârâne:
kerametli bir şe-
kilde.
mesele-i imaniye:
imanî mesele.
muhtasar:
kısaltılmış, özet.
müreccah:
tercih edilen, üstün.
müsaade:
elverişli, uygun
olma durumu.
nam-ı âlî:
bilinen meşhur isim.
nazar:
bakış, itibar.
nur:
parıltı, ışık.
nur-i azam:
büyük nur, büyük
ışık.
nükte:
ince söz ve mana.
rükün:
esas, şart.
saadet-i ebedîye:
sonsuz
mutluluk.
sekîne:
içerisinde on dokuz
harfli on dokuz ayet bulunan
çok mühim, sükûnet ve em-
niyet veren bir dua.
suret:
biçim, tarz.
şua:
ışın.
teselli:
avutma, acısını hafif-
letme.
zerre:
en küçük parça, atom.
Zilkade:
Arabî ayların on bi-
rincisi.
ziya:
ışık, nur.
ziyade:
fazla.
1.
Her şeyin hüküm ve tasarrufu Onun elindedir. (Yâsin Suresi: 83.)
2.
Göklerin ve yerin tedbir ve tasarrufu Ona aittir. (Zümer Suresi: 63.)
3.
Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri Bizim yanımızda olmasın. (Hicr Suresi: 21.)
4.
Hiçbir canlı yoktur ki, Allah onu alnından tutup kudretine boyun eğdirmiş olmasın. (Hûd
Suresi: 56.)
o
Tuzuncu
l
em
’
a
| 934 | Lem’aLar