görebilir, neticeler verebilir. Ve çok kuvvetli olan, Ferd
ve ehad’e istinat ve intisap etmeyen bir şey, kendi şahsî
kuvvetine göre küçük işler görebilir ve neticesi ona göre
küçülür.
Meselâ, nasıl ki başıbozuk, gayet cesur, kuvvetli bir
adam, kendi cephanesini ve zahiresini beraberinde ve be-
linde taşımaya mecbur olduğundan, ancak on adam düş-
manına karşı muvakkat dayanabilir. Çünkü şahsî kuvveti
o kadar eser gösterebilir. Fakat askerlik tezkeresiyle bir
kumandan-ı azama intisap ve istinat eden bir adam, ken-
di menabi-i kuvvetini ve erzak deposunu kendisi çekme-
diği ve taşımaya mecbur olmadığı için, o intisap ve isti-
nat, onun için tükenmez bir kuvvet, bir hazine hükmüne
geçtiğinden, mağlûp düşen düşman ordusunun bir müşi-
rini, belki binler adamla beraber, o intisap kuvvetiyle esir
edebilir.
demek vahdette, ferdiyette, bir karınca bir Firavun’u,
bir sinek bir nemrut’u, bir mikrop bir cebbarı o intisap
kuvvetiyle mağlûp edebildiği gibi, nohut tanesi küçüklü-
ğünde bir çekirdek dahi, dağ gibi heybetli bir çam ağacı-
nı omzunda taşıyabilir.
evet, nasıl ki bir kumandan-ı azam, bir neferin imdadı-
na bir orduyu gönderebilir haysiyetiyle o neferin arkasın-
da bir orduyu tahşit edebildiği cihetiyle, o nefer, bir ordu
kendisinin arkasında manen bulunuyor gibi bir kuvvet-i
maneviye ile, pek büyük işlere, kumandanı namına maz-
har olur.
Lem’aLar | 899 |
o
Tuzuncu
l
em
’
a
zahire:
azık.
cebbar:
zorba.
cephane:
her türlü mermi.
cesur:
cesaretli, yiğit.
cihet:
yön.
ehad:
zatı tek olan Allah.
erzak:
yenilecek, içilecek şey-
ler, azıklar.
eser:
tesir, etki.
esir:
tutsak.
ferdiyet:
teklik, birlik.
fert:
tek ve yekta olan.
gayet:
son derece, çok, ol-
dukça.
haysiyet:
şeref, itibar.
heybetli:
büyük olma, ihti-
şamlı.
hükmüne:
değerine, yerine.
imdat:
yardım.
intisap:
bağlanma, bir kim-
seye mensupluk.
istinat:
dayanma.
kumandan:
komutan.
kumandan-ı azam:
en büyük
kumandan.
kuvvet-i maneviye:
manevî
kuvvet.
mağlûp:
yenilmiş.
manen:
mana itibarıyla, ma-
naca.
mazhar:
nail olma.
mecbur olma:
zorunda kalma.
menabi-i kuvvet:
kuvvet kay-
nağı.
meselâ:
örneğin.
mikrop:
hastalığa sebep olan
küçük canlı.
muvakkat:
geçici.
müşir:
mareşal.
namına:
adına, şöhretine.
nefer:
tek kişi, fert.
netice:
sonuç.
şahsî:
kendine ait.
tahşit:
biriktirme, toplama.
tezkere:
belge, pusula.
vahdet:
birlik, bir ve tek olma.