Lem'alar - page 63

müjde-i mağfiret ve ahirinde sahabelere mağfiret ile müj-
de etmekle, o imaya bir letafet daha katar.
İşte ahir-i Fethin mezkûr üç ayeti, on vücuh-i i’cazın-
dan yalnız ihbar-ı gaybî vechinin çok vücuhundan yalnız
yedi vechini bahsettik. Cüz-i ihtiyârî ve kadere dair Yirmi
Altıncı sözün ahirinde, şu ahirki ayetin hurufatının vazi-
yetindeki mühim bir lem’a-i i’caza işaret edilmiştir. Bu
ahirki ayet, cümleleriyle sahabeye baktığı gibi, kayıtlarıy-
la dahi yine sahabenin ahvaline bakıyor. Ve elfazıyla sa-
habenin evsafını ifade ettikleri gibi, hurufatıyla ve o ayet-
teki hurufatın tekerrür-i adediyle yine Ashab-ı Bedir,
Uhud, Huneyn, suffe, rıdvan gibi tabakat-ı meşhure-i sa-
habede bulunan zatlara işaret ettikleri gibi, ilm-i cifrin bir
nev’i ve bir anahtarı olan tevafuk cihetiyle ve ebcet hesa-
bıyla daha çok esrarı ifade ediyor.
(1)
o
º«/
µ n
`?r
G o
º«/
?n
©r
dG n
âr
fn
G n
?s
fp
G B É n
æn
àr
ªs
? n
Y Én
e s
’p
G B É n
æn
d n
ºr
?p
Y '
’ n
?n
fÉn
ërÑ°oS
®
Lem’aLar | 63 |
Y
edinci
l
em
a
ifade etmek:
anlatmak, açıkla-
mak.
ihbar-ı gaybî:
bilinmeyen ve gö-
rünmeyen şeyler hakkında haber
verme.
ilm-i cifir:
harflerin sayı değerle-
rinden mana çıkararak elde edi-
len ilim.
ima:
işaret, belirti.
kader:
Cenab-ı hakkın takdir ve
tayin etmesi.
lem’a-i i’caz:
mu’cizelik parıltısı.
letafet:
lâtiflik, hoşluk.
mağfiret:
Allah’ın, kullarının gü-
nahlarını bağışlaması, affetmesi.
mezkûr:
zikredilen, adı geçen.
mühim:
önemli.
müjde-i mağfiret:
Allah’ın affet-
me müjdesi.
nevi:
çeşit, tür.
rıdvan:
kendilerinden memnun
ve razı olunan Sahabeler.
Sahabe:
Hz. Muhammed’in müba-
rek yüzünü görmekle şereflenen
ve onun sohbetlerine katılan
mü’min kimse.
tabakat-ı meşhure-i Sahabe:
meşhur Sahabelerin kendi arala-
rındaki dereceleri.
tekerrür-i adet:
peş peşe gelen
tekrarlar.
tenzih etmek:
Allah’ın bütün ku-
surlardan uzak olduğuna inanmak.
tevafuk:
uygunluk.
vaziyet:
durum.
vecih:
yön, taraf.
vücuh:
yönler.
vücuh-i i’caz:
mu’cizelik yönleri.
zat:
kişi.
ahir:
son.
ahir-i Fetih:
Fetih Suresinin
son kısmı.
ahval:
hâller, durumlar.
ashab-ı Bedir, Uhud:
Bedir ve
Uhud, Savaşında bulunan Sa-
habeler.
ashab-ı Huneyn:
Huneyn Sa-
vaşında bulunan Sahabeler.
ashab-ı Suffe:
İşleri ilim ve
hadis öğrenmek olan, Pey-
gamberimizin mescidinin av-
lusunda kalan Sahabeler. 2)
Hayatları boyunca Peygambe-
rimizin yanında bulunan, Pey-
gamberimizin mescidine biti-
şik bir yerde oturan ve orada
yaşayan, Peygamber Efendi-
mizden ders alan Sahabeler.
setmek:
bir konu üzerinde ko-
nuşmak.
cihet:
yön.
cüz-i ihtiyârî:
insanda bulu-
nan sınırlı irade; tercih ve ar-
zu serbestliği, cüz’î irade.
dair:
alâkalı, ilgili.
elfaz:
kelimeler, sözler.
esrar:
sırlar.
evsaf:
vasıflar, özellikler.
hak:
gerçek, doğru.
hikmet:
kâinattaki ve yaratı-
lışta İlâhî gaye, fayda.
hurufat:
harfler.
1.
Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgi-
miz yoktur. Sen her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın. (Bakara Suresi: 32.)
1...,53,54,55,56,57,58,59,60,61,62 64,65,66,67,68,69,70,71,72,73,...1406
Powered by FlippingBook