Lem'alar - page 414

Fakat madem insan yalnız cesetten ibaret değil; cese-
di beslemek için kalb, dil, akıl, dimağ koparılıp o cesede
yedirilmez. onlar imha edilmez; onlar da idare ister. Ve
madem kabir kapısı kapanmıyor ve madem kabrin öbür
tarafındaki endişe-i istikbal her ferdin en mühim mesele-
sidir; elbette milletin itaat ve hürmetine istinat eden va-
zifeler yalnız milletin hayat-ı dünyeviyesine ait içtimaî ve
siyasî ve askerî vazifelere münhasır değildir.
evet, yolculara seyahat için vesika vermek bir vazife
olduğu gibi, ebed tarafına giden yolculara da hem vesi-
ka, hem o zulümatlı yolda nur vermek öyle bir vazifedir
ki, hiçbir vazife o vazife kadar ehemmiyetli değildir. Böy-
le bir vazifenin inkârı, ölümün inkârı ile ve her gün
(1)
w
?n
M o
är
ƒn
ªr
dn
G
davasını cenazelerinin mührü ile imza edip
tasdik eden otuz bin şahidin şahadetini tekzip ve inkâr
etmekle olur.
Madem manevî hacat-ı zaruriyeye istinat eden mane-
vî vazifeler var. Ve o vazifelerin en mühimmi, ebed yo-
lunda seyahat için pasaport varakası ve berzah zulüma-
tında kalbin cep feneri ve saadet-i ebediyenin anahtarı
olan imandır ve imanın ders ve takviyesidir. elbette o va-
zifeyi gören ehl-i marifet, her hâlde küfran-ı nimet sure-
tinde kendine edilen nimet-i İlâhiyeyi ve fazilet-i imaniye-
yi hiçe sayıp, sefihler ve fasıkların makamına sukut et-
meyecektir. kendini aşağıların bid’alarıyla ve sefahatle-
riyle bulaştırmayacaktır! İşte beğenmediğiniz ve müsa-
vatsızlık zannettiğiniz inziva bunun içindir.
askerî:
askere veya askerliğe ait.
berzah:
ruhların kıyamete kadar
bekleyeceği, dünya ile ahiret ara-
sındaki yer.
bid’a:
dinin aslına uymayan âdet
ve uygulamalar.
cenaze:
insan ölüsü.
ceset:
vücut, beden.
dava:
fikir, iddia.
dimağ:
akıl, şuur.
ebet:
sonsuzluk, daîmilik.
ehemmiyetli:
önemli.
ehl-i marifet:
bilim, hüner ve sa-
nat sahibi kişiler; usta ve mahir
olanlar.
endişe-i istikbal:
gelecek düşün-
cesi, gelecek kaygısı.
fasık:
Allah’ın emirlerine aykırı ha-
reket eden, günahkâr.
fazilet-i imaniye:
imanın fazileti,
imanın kazandırdığı güzellikler.
fert:
şahıs, kişi.
hacat-ı zaruriye:
zorunlu ihtiyaç-
lar, gerekli ihtiyaçlar.
hayat-ı dünyeviye:
dünyaya ait
olan hayat.
hürmet:
saygı.
ibaret:
meydana gelen, oluşan,
müteşekkil.
içtimaî:
toplumsal.
iman:
inanç, itikat.
imha:
yok etme, ortadan kal-
dırma.
inkâr:
kabul ve tasdik etmeme,
inanmama.
inziva:
bir köşeye çekilme, tek ba-
şına yaşama, dünya işlerinden
vazgeçme.
istinat:
dayanma, güvenme.
itaat:
boyun eğme, uyma.
kabir:
mezar.
küfran-ı nimet:
Cenab-ı Hakkın
ihsan ettiği nimetleri bilmemek,
hürmetsizlikte bulunmak, nimet-
lere şükürsüzlük.
mahsus:
bir şeye veya kişiye has
olan.
makam:
mevki.
manevî:
manaya ait.
mesele:
önemli konu.
mühim:
önemli.
mühür:
damga.
münhasır:
ait kılınmış, bir
şeye özel hâle getirilmiş.
müsavat:
eşitlik.
nimet-i İlâhiye:
Allah’ın ni-
meti.
nur:
aydınlık, ışık.
saadet-i ebediye:
sonsuz
mutluluk.
sefahat:
zevk, eğlence ve ya-
sak şeylere düşkünlük, sefih-
lik.
sefih:
zevk ve eğlenceye aşırı
düşkün olan, , aşağılık, bayağı.
seyahat:
yolculuk.
siyasî:
politik.
sukut:
düşme, değerden
düşme.
suret:
biçim, tarz.
şahadet:
şahitlik.
şahit:
şahitlik yapan.
takviye:
kuvvetlendirme, sağ-
lamlaştırma.
tasdik:
doğruluğunu kabul
etme, doğrulama.
tekzip:
yalanlama.
varaka:
yazılı kâğıt.
vazife:
görev.
vesika:
inanılacak, dayanıla-
cak, güvenilecek sağlam delil,
belge.
zannetme:
sanma.
zulümat:
karanlıklar.
1.
Ölüm kesin bir gerçektir.
Y
irmi
i
kinci
l
em
a
| 414 | Lem’aLar
1...,404,405,406,407,408,409,410,411,412,413 415,416,417,418,419,420,421,422,423,424,...1406
Powered by FlippingBook