Lem'alar - page 413

etmekle, herkesten evvel siz düsturunuzu, kanununuzu
kırıyorsunuz ve karşı geliyorsunuz. Çünkü bu müsavat-ı
mutlaka kanununun bana tatbikini istiyorsunuz. Ben de
derim:
ne vakit bir nefer, bir müşirin makam-ı içtimaiyesine
çıkarsa ve milletin o müşire karşı gösterdikleri hürmet ve
teveccühe iştirak ederse ve onun gibi, o teveccühe ve
hürmete mazhar olursa veyahut o müşir, o nefer gibi
adîleşirse ve o neferin sönük vaziyetini alırsa ve o müşi-
rin vazife haricinde hiçbir ehemmiyeti kalmazsa; hem
eğer en zeki ve bir ordunun muzafferiyetine sebebiyet
veren bir erkân-ı harb reisi, en aptal bir neferle tevec-
cüh-i ammede ve hürmet ve muhabbette müsavata girer-
se, o vakit sizin bu müsavat kanununuz hükmünce bana
şöyle diyebilirsiniz: “kendine hoca deme! Hürmeti kabul
etme! Faziletini inkâr et! Hizmetçine hizmet et! dilenci-
lere arkadaş ol!”
Eğer deseniz:
“Bu hürmet ve makam ve teveccüh, va-
zife başında olduğu vakte mahsustur ve vazifedarlara
hastır. sen vazifesiz bir adamsın; vazifedarlar gibi mille-
tin hürmetini kabul edemezsin.”
Elcevap:
eğer insan yalnız bir cesetten ibaret olsa ve
insan dünyada lâyemutâne daimî kalsa ve kabir kapısı
kapansa ve ölüm öldürülse, o vakit vazife yalnız askerlik
ve idare memurlarına mahsus kalırsa; sözünüzde dahi bir
mana olurdu.
Lem’aLar | 413 |
Y
irmi
i
kinci
l
em
a
gisi ve sevgisi.
vazife:
görev.
vazifedar:
vazifeli, iş gören.
vaziyet:
durum.
zeki:
akıllı.
adî:
bayağı, basit.
ceset:
vücut, beden.
daimî:
sürekli, devamlı.
düstur:
kanun, kaide, kural.
ehemmiyet:
önem.
erkân-ı harb:
harb erkânı, as-
kerlik ilminde ihtisas yapmış
kimse, kurmay.
evvel:
önce.
fazilet:
değer; meziyet, ilim,
iman ve irfan itibarıyla olan
yüksek derece.
hariç:
bir şeyin dışı, dışarısı.
hükmünce:
kararınca.
hürmet:
riayet, ihtiram, saygı.
ibaret:
meydana gelen, olu-
şan, müteşekkil.
inkâr:
kabul ve tasdik et-
meme, inanmama.
iştirak:
ortak olma.
kabir:
mezar.
kanun:
yasa.
lâyemutâne:
ölmeyecekmiş-
çesine, ölümsüz olarak.
mahsus:
bir şeye has olan.
makam:
mevki.
makam-ı içtimaî:
sosyal ma-
kam, toplum hayatında sahip
olunan konum.
mana:
anlam.
mazhar:
nail olma, erişme.
muzafferiyet:
muzafferlik, üs-
tünlük, galibiyet.
müsavat:
eşitlik.
müsavat-ı mutlaka:
mutlak
eşitlik, kayda şarta bağlı olma-
yan eşitlik.
müşir:
en yüksek askerî de-
rece, mareşal.
nefer:
er.
reis:
başkan.
sebebiyet:
sebep olma.
tatbik:
uygulama.
teveccüh:
yönelme, ilgi.
teveccüh-i amme:
herkesin il-
1...,403,404,405,406,407,408,409,410,411,412 414,415,416,417,418,419,420,421,422,423,...1406
Powered by FlippingBook