yılandan, akrepten çekindiğiniz gibi çekininiz. Hazret-i
Yusuf Aleyhisselâm
(1)
»
u
Hn
Q n
ºp
Mn
Q Én
e s
’p
G p
Aƒ=° t
ùdÉp
H l
In
QÉs
en
’n
¢n
ùr
Øs
ædG s
¿p
G
demesiyle, nefs-i emmareye itimat edilmez. enaniyet ve
nefs-i emmare sizi aldatmasın. İhlâsı kazanmak ve muha-
faza etmek ve mânileri def etmek için, gelecek düsturlar
rehberiniz olsun.
BİrİNCİ DüStUrUNUZ
Amelinizde rıza-i İlâhî olmalı.
eğer o razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok.
eğer o kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. o ra-
zı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti ik-
tiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız hâlde,
halklara da kabul ettirir, onları da razı eder. onun için,
bu hizmette, doğrudan doğruya, yalnız Cenab-ı Hakkın
rızasını esas maksat yapmak gerektir.
İKİNCİ DüStUrUNUZ
Bu hizmet-i Kur’âniyede bulunan kardeşlerinizi tenkit
etmemek ve onların üstünde faziletfüruşluk nev’inden gıp-
ta damarını tahrik etmemektir.
Çünkü nasıl insanın bir eli diğer eline rekabet etmez,
bir gözü bir gözünü tenkit etmez, dili kulağına itiraz et-
mez, kalb ruhun ayıbını görmez. Belki birbirinin noksa-
nını ikmal eder, kusurunu örter, ihtiyacına yardım eder,
vazifesine muavenet eder. Yoksa o vücud-i insanın haya-
tı söner, ruhu kaçar, cismi de dağılır.
Lem’aLar | 391 |
Y
irmi
B
irinci
l
em
’
a
nevi:
çeşit, tür.
noksan:
eksiklik.
razı:
hoşnut.
red:
geri verme.
rehber:
kılavuz.
rekabet:
rakip olma hâli, birbirini
çekememe.
rıza:
razı olma, hoşnutluk.
rıza-i İlâhî:
Allah’ın rızası.
ruh:
hayatın temeli ve sebebi olan
manevî varlık.
tahrik:
harekete geçirme.
talep:
istek, arzu.
tenkit:
eleştiri.
tesir:
etki.
vazife:
görev.
vücud-i insan:
insanın bedeni.
amel:
fiil, iş.
def:
ortadan kaldırma, yok
etme, uzaklaştırma.
düstur:
kaide, kural, prensip.
ehemmiyet:
önem.
enaniyet:
kendini beğenme,
bencillik, egoistlik.
esas:
asıl.
faziletfüruş:
kendini faziletli
göstermeye çalışan, fazilet sa-
tan.
gıpta:
imrenme.
halk:
insan topluluğu, insan-
lar.
hizmet-i Kur’âniye:
Kur’ân
hizmeti.
İhlâs:
samimiyet, bir işi, bir
ameli, başka bir karşılık bek-
lemeksizin, sırf Allah rızası için
yapma.
ihtiyaç:
gereklilik, muhtaç
oluş.
ikmal:
tamamlama.
iktiza:
gerekme.
itimat:
güvenme.
kusur:
eksiklik, noksan.
maksat:
gaye, amaç.
mâni:
engel.
muavenet:
yardım.
muhafaza:
koruma.
nefs-i emmare:
insana kötü
ve günah olan işlerin yapılma-
sını emreden nefis.
1.
Şüphesiz nefis daima kötülüğe sevk eder–ancak Rabbim rahmet ederse o başka. (Yusuf
Suresi: 53.)