Kastamonu Lahikası - page 318

sorduğunuz ikinci cihet ise, Hafız Mustafa’ya verdiğim
yeni hurufla iki risale, çoğu ayrı ayrı olsun, bazı da bera-
ber olsun. gençlere ait risaleceğin başında isim olarak
Siracü’l-Gafilîn
veyahut
Gençlik Rehberi
namı, tevhide ait
risaleye
Hüccetüllahü’l-Baliğa
namını veyahut
Misbahü’l-
İman
, keramet mecmuasının ismi ise
Sikke-i Tasdik-ı
Gaybî
veya
Tasdik-i Gaybînin Hatemi
namını başında ya-
zarsınız. Arabî
Virdü’l-Ekber-i Nuriye
tab edilmişse, Arabî
bilmeyen risale-i nur Şakirtlerine bir teshilât olmak için
Yedinci Şua
Ayetü’l-Kübra
ve Yirminci Mektupta izah ve
tercüme edilen sahifelerinin numaralarını
Virdü’l-Ekber’
in
kenarlarına rakamla bir haşiyecik gibi yazılsa iyi olur. Ya-
ni, “Bu Arabî makam, filân risalede, filân sahifede izahı
var” diye işaret edilse ve elmas kalemli kardeşlerimiz bu-
nu tevzi edip, her biri bazı nüshaları böyle işaretlerle
kaydetse ve hem el makinesiyle yaptığınız veya matbaa-
dan gelen risalelerden numune için bir iki nüshasını bize
gönderseniz iyi olur.
ì@í
136
·
Aziz, SıddıkKardeşlerim!
Bu şiddetli maddî ve manevî kıştaki galâ ve varlık içinde
kaht ve derd-i maişet fukaralara ağır basması cihetinde, ek-
seri fakirü’l-hâl olan risale-i nur Şakirtlerinin bu dehşetli
hâle karşı sarsılmaları ve tesanütleri bozulması ihtimaliy-
le, ziyade endişe ediyordum. sizler her zamandan ziyade
bu fırtınada tesanüdünüzü ve ittihadınızı ve birbirinin
arabî:
Arapçaya ait, Arap dili ile
ilgili.
cihet:
yön.
dehşetli:
ürkütücü, korkunç.
derd-i maişet:
geçim derdi ve
zorluğu, geçim sıkıntısı.
ekserî:
çoğu kısmı.
elmas:
çok kıymetli bir mücev-
her.
endişe:
kaygı.
fakirü’l-hâl:
muhtaç ve fakirlik
içinde olma.
fukara:
fakirler, yoksullar.
gala:
kıtlık.
haşiye:
dipnot.
hatem:
mühür.
huruf:
harfler.
ihtimal:
olabilirlik.
ittihat:
birleşme, birlik oluş-
turma.
izah:
açıklama, ayrıntıları ile
anlatma.
kaht:
kıtlık sebebiyle meyda-
na gelen açlık.
keramet:
Allah’ın velî kulla-
rında görülen olağanüstü hâl-
ler veya tabiatüstü hâdiseler.
maddî:
madde ile alakalı, cis-
manî.
makam:
yer, mevki.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
mecmua:
toplanıp, biriktiril-
miş, düzenlenmiş yazıların
hepsi.
nam:
ad.
nümune:
örnek.
nüsha:
birbirinin aynı olan
suretlerin her biri.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin adı.
sahife:
sayfa.
siracü’l-gafilîn:
B. Said Nur-
sî’nin Gençlik Rehberi adlı
eserinin diğer bir ismi.
şakirt:
talebe, öğrenci.
tab:
kitap basma.
tesanüt:
dayanışma, birbirine
dayanma ve destek olma.
teshilât:
kolaylaştırmalar.
tevhid:
Allah’ın bir olduğuna
inanma, birleme.
tevzi:
dağıtma, herkese payı-
nı verme.
ziyade:
çok, fazla.
| 318 | K
astamonu
L
âhiKası
1...,308,309,310,311,312,313,314,315,316,317 319,320,321,322,323,324,325,326,327,328,...478
Powered by FlippingBook