Kastamonu Lahikası - page 326

Hem, otuz günden beri ve İnebolu’dan her hafta bir-iki
defa geldikleri hâlde, hiçbiri gelmeden, birden, sebepsiz,
bir has talebe, üç günde yayan olarak,
Hizbü’l-Ekber
’le
beraber geldi. İkinci gün, güya onun için gönderilmiş gi-
bi, matbu
Hizbü’l-Ekber-i Nuriye
’nin bir kısmını aldı, gö-
türdü.
ì@í
139
·
AzizKardeşlerim!
Bu
Hizb-i Nuriye
benim şahsıma ait pek büyük bir
keramet-i maneviyesi var. Şimdi beyan etmek zamanı
geldi. Yirmi üç sene evvel eski said Yeni said’e inkılâp
ettiği zaman, tefekkür mesleğinde gittiği için
(1)
m
án
æ°n
S p
I n
OÉn
Ñp
Y r
øp
e l
ôr
«n
N m
án
YÉn
°S o
ôt
µ
n
Øn
J
sırrını aradım. Her bir iki
senede o sır, ya Arabî, ya türkçe bir risaleyi netice ve-
rip, suret değiştiriyordu. Arabî
Katre
risalesinden, tâ
Ayetü’l-Kübra
risalesine kadar, o hakikat devam edip su-
retler değiştirerek, tâ
Hizbü’l-Ekber-i Nuriye
suret-i
daimesine girdi. Yirmi seneden beridir ki, ne vakit sıkıl-
sam ve fikir ve kalbe yorgunluk ve usanç gelse bu hizbin
bir kısmını mütefekkirâne okumuşsam, o sıkıntıyı ve
usanç ve yorgunluğu izale ediyordu. Hatta bilâistisna, her
gece sabaha yakın dört-beş saat meşguliyetten gelen
usanç ve yorgunluk, o hizbin altısından birisini okumasıy-
la hiçbir eseri kalmadığı bin defa tekerrür etmiş.
arabî:
Arapçaya ait, Arap dili ile
ilgili.
Ayetü’l-Kübra
:
Risale-i Nur’da 7.
Şua adlı eser.
aziz:
izzetli, muhterem, saygın.
beyan:
açıklama, bildirme, izah.
bilâistisna:
istisnasız, ayırt et-
meksizin.
evvel:
önce.
güya:
sanki.
hakikat:
gerçek, esas.
hizip:
dilden düşmeyen dua, vird.
Hizb-i Nuriye
:
Hizbü’l-Ekber-i Nu-
riye isimli eser.
Hizbü’l-Ekber
:
Hizbü’l-Ekber-i Nu-
riye.
Hizbü’l-Ekber-i Nuriye
:
İki bab-
dan, yani iki makamdan oluşan
Ayetü’l-Kübra risalesi ile Münacat
risalesinin Arapçasından oluşan
eserdir. Yirmi Dokuzuncu Lem’a’-
dan ibaret Tefekkürname isimli
eserde neşredilmiştir.
inkılâp:
değişme, dönüşme.
izale:
giderme, ortadan kal-
dırma.
Katre
:
Bedîüzzaman Said Nur-
sî Hazretlerinin Mesnevî-i Nu-
riye adlı eseri içinde yer alan
bir risale.
keramet-i mâneviye:
.
matbu:
tab edilmiş, basılmış.
meslek:
gidiş, tutulan yol, sis-
tem.
meşguliyet:
meşgul olma, bir
iş yapma.
mütefekkirâne:
tefekkür
ederek, derin ve dikkatli dü-
şünerek.
sır:
gizli hakikat, bir şeyin dik-
kat ve tecrübe ile anlaşılan
en ince yanı.
suret:
biçim, tarz, görünüş.
suret-i daime:
daimî suret,
kalıcı şekil.
talebe:
öğrenci.
tefekkür:
derin düşünme; eş-
yanın hakikatini, yaratıcının
sırlarını kavramak ve ibret al-
mak için zihnen ve kalben
düşünme.
tekerrür:
tekrarlanma.
1.
Bir müddet tefekkür, bir sene nafile ibadetten daha hayırlıdır. (Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1:310;
Heysemî, Mecmeu’z-Zevaid, 1:78.)
| 326 | K
astamonu
L
âhiKası
1...,316,317,318,319,320,321,322,323,324,325 327,328,329,330,331,332,333,334,335,336,...478
Powered by FlippingBook