Kastamonu Lahikası - page 192

Hem her iki said’in iştirakıyla, birtek ramazanda iki
hilâl ortasında telif edilen ve kendi kendine ihtiyarım ha-
ricinde bir derece manzum şeklini alan ve
İşaratü’l-İ’caz
kıt’asında ve elli altmış sahife bulunan türkçe olarak
Le-
maat
namındaki risale dahi
Risale-i Nur
’a girebilir. Ma-
atteessüf, bir nüsha elde edemedim. Herkesin hoşuna
gittiği için, matbu nüshaları kalmamış.
Hem, eski said’in ilm-i mantık noktasında bir şaheser
hükmünde bulunan gayr-i matbu
Ta’likat’
tan süzülen
i’cazlı bir icaz-ı harikada müdakkik ulemaları hayret ve
tahsinle dikkate sevk eden matbu
Kızıl İcaz
namındaki ri-
sale-i mantıkiye
Risale-i Nur
’la bağlanmasına ve şakirtle-
rinin âlimler kısmının nazarına göstermek lâyık gördüm.
Fakat, çok derindir. Bugünlerde, Feyzi’ye bir parça ders
verdim. Belki bir zaman Feyzi kendisi, başkasının da an-
laması için dersini türkçe kaleme alacak…
ì@í
90
·
Aziz, SıddıkKardeşlerim!
Bugünlerde, risale-i nur talebeleri hesabına gayet
ehemmiyetli, endişeli bir sual-i manevî kalbime ihtar edil-
di. sonra anladım ki, ekser risale-i nur talebelerinin li-
san-ı hâlleri bu suali soruyor ve soracaklar. Birden bir ce-
vap hatıra geldi. Feyzi’ye söyledim. dedi: “Hiç olmazsa
icmalen kaydedilsin.”
âlim:
ilim ile uğraşan, ilim adamı.
aziz:
izzetli, muhterem, saygın.
ehemmiyetli:
önemli.
ekser:
çoğunluk.
endişeli:
telaşlı, sıkıntılı.
gayet:
oldukça, son derece.
gayr-i matbu:
matbu olmayan,
basılmamış.
hariç:
dışarı.
hesabına:
namına, adına.
hilâl:
yeni ay.
hükmünde:
değerinde, yerinde.
i’caz:
mu’cizelik, insanların ben-
zerini yapmaktan âciz kaldıkları
şeyi yapmak.
icaz-ı harika:
olağanüstü bir şe-
kilde az sözle çok şey ifade etme,
veciz olma.
icmalen:
kısaca, özet olarak.
ihtar edilme:
uyarılma.
ihtiyâr:
irade, tercih; kendi istek
ve arzularına göre hareket et-
me.
ilm-i mantık:
mantık ilmi,
doğru muhakeme ve doğru
düşüncenin esaslarını ve ka-
idelerini konu alan ilim.
iştirak:
katılma.
kıt’a:
parça, cüz.
lisan-ı hâl
maatteessüf:
ne yazık ki,
üzülerek belirteyim ki.
manzum:
vezinli, kafiyeli söz,
nazım olarak yazılmış eser.
matbu:
tab edilmiş, basılmış.
müdakkik:
tetkik eden, ince-
den inceye araştıran.
nam:
ad.
nazar:
bakış, dikkat.
nüsha:
birbirinin aynı olan
yazılı metinlerden her biri.
risale-i mantıkiye:
mantık ri-
salesi, mantıkla ilgili risale.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin adı.
sahife:
sayfa.
sevk:
yöneltme.
sıddık:
dost, samimî arkadaş.
sua:
ışık huzmesi.
sual-i manevî:
bizzat sorul-
mamış, ancak akla gelmiş
olan. soru.
şaheser:
üstün eser, çok üs-
tün değerde ve güzellikteki
eser.
şakirt:
talebe, öğrenci.
tahsin:
beğenme, güzel bul-
ma.
telif:
kitap yazma, eser orta-
ya koyma.
ulema:
âlimler, bilginler, ilim
sahipleri.
| 192 | K
astamonu
L
âhiKası
1...,182,183,184,185,186,187,188,189,190,191 193,194,195,196,197,198,199,200,201,202,...478
Powered by FlippingBook