Kastamonu Lahikası - page 183

hayat-ı uhreviye ezvakını istiyor; birinci derecede, zevk-i
hayat onda hükmediyor.
Dördüncüsü
: Bizimle alâkadar bir zat, pekçokların
şekva ettikleri gibi, eskiden şiddetli bir tarikatte okuduğu
evradındaki zevk ve şevkini kaybettiğini ve sıkıntı ve uy-
ku galebe ettiğini müteessifâne şekva etti.
ona dedik: Maddî hava bozulduğu vakit nasıl ki sıkıntı
veriyor, asabî sinelerde inkıbaz hali başlıyor; öyle de, ba-
zen manevî hava bozuluyor. Hususan maneviyattan ya-
banîleşmiş bu asırda ve bilhassa hevesat ve müştehiyat-ı
nefsaniyeyi taammüm etmiş memleketlerde ve hususan
şuhur-i muharreme ve şuhur-i mübarekede manevî hava-
yı tasfiye eden âlem-i İslâmın intibah ve teveccüh-i umu-
mîsi, o mübarek şuhurun gitmesiyle tevakkuf etmesinden
fırsat bulup, havayı bozan dalâletlerin tesirleri zamanın-
da ve bilhassa kış tazyikatı altında, bir derece hayat-ı dün-
yeviye ve hevesat-ı nefsaniyenin tasallutlarının noksani-
yetinden, ehl-i İslâm ve ehl-i imanda, hayat-ı uhrevîye ça-
lışmak iştiyakı, baharın gelmesiyle hayat-ı dünyeviyenin
ve hevesat-ı nefsaniyenin inkişafıyla o iştiyak-ı uhreviye-
yi gizlemesi anında elbette böyle kudsî evradlarla zevk,
şevk yerinde esnemek ve fütur gelir.
Fakat, madem
(1)
Én
go
õn
ªr
Mn
G p
Qƒo
eo
’r
G o
ôr
«n
N
sırrıyla, meşakkat-
li, külfetli, zevksiz, sıkıntılı a’mal-i saliha ve umur-i hayri-
ye daha kıymetli, daha sevaplıdır; o sıkıntıda, o meşak-
katteki ziyade sevabı ve makbuliyeti düşünüp, sabır için-
de mesrurâne şükretmek gerektir.
K
astamonu
L
âhiKası
| 183 |
inkıbaz:
kasvet, tutukluk, sıkıntı,
sıkılma.
inkişaf:
ortaya çıkma, gelişme.
intibâh:
uyanıklık.
iştiyak:
aşırı isteme, çok fazla ar-
zu etme.
iştiyak-ı uhreviye:
ahiret sevgisi,
arzusu, coşkusu.
kudsî:
mukaddes, yüce.
külfet:
zahmet, sıkıntı.
maddî:
madde ile alakalı, cisma-
nî.
madem:
...den dolayı, böyle ise.
makbuliyet:
makbullük, beğenil-
mişlik, geçerlilik.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
maneviyat:
mana alemine ait
olanlar, hisse ve inanca ait şeyler.
mesrurane:
sevinçli bir şekilde,
sevinerek, memnun olarak.
meşakkat:
zahmet, sıkıntı, güç-
lük, zorluk.
mübarek:
feyizli, bereketli, kutlu.
müştehiyat-ı nefsaniye:
nefsin
hoşuna giden, şehveti celp eden
şeyler.
müteessifane:
müteesif olarak,
eseflenerek, kederlenerek.
noksaniyet:
eksiklik, noksanlık.
sabır:
dayanma, katlanma, zor-
luklara dayanma gücü.
sır:
gizli hakikat.
sine:
yürek, kalp, gönül.
şekva:
şikayet.
şevk:
şiddetli arzu, aşırı istek ve
heves.
şuhur:
aylar.
şuhur-i muharrame:
savaşmanın
haram olduğu mübarek aylar:
Hicrî zilkade, zilhicce, muharrem
ve recep ayları.
şuhur-i mübareke:
mübarek ay-
lar.
şükür:
Allah’ın nimetlerine karşı
memnunluk gösterme, gerek dil
ile gerekse hal ile Allah’ı hamd
etme.
taammüm:
umumîleşme, genel
olma, yaygınlaşma.
tarikat:
Allah’a ulaşmak için şey-
hin gözetiminde müridin takip
edeceği terbiye usul ve yolu.
tasallut:
birini rahatsız etme, mu-
sallat olma, hükmü altına alma.
tasfiye:
saflaştırma, arıtma, te-
mizleme.
tazyikat:
tazyikler, baskılar, zor-
lamalar.
tevakkuf:
duraklama, durma.
teveccüh-i umumî:
umumun
alâkası, teveccühü.
umur-i hayriye:
hayırlı işler.
yabanî:
.
zat:
kişi, şahıs.
zevk-i hayat:
hayat zevki, hayat
lezzeti.
ziyade:
fazla, fazlasıyla.
alâkadar:
ilgili, ilişki.
âlem-i islâm:
İslâm âlemi, İs-
lâm dünyası.
a’mal-i saliha:
salih ameller,
Allah’ın rızasına uygun yapıl-
mış iyi ve hayırlı işler.
asabî:
sinirli, öfkeli.
asır:
yüzyıl.
bilhassa:
özellikle.
dalâlet:
iman ve İslamiyetten
ayrılmak, azmak.
ehl-i iman:
inananlar, iman
sahipleri.
ehl-i islâm:
İslâm topluluğu,
Müslümanlar.
evrat:
virtler, okunması âdet
olan dinî dualar.
ezvak:
zevkler.
fütur:
zayıflık, gevşeklik,
usanç.
galebe:
galip gelme, üstün-
lük.
gerek:
şart, lüzumlu.
hayat-ı dünyeviye:
dünyaya
ait olan hayat.
hayat-ı uhrevî:
uhrevî hayat,
ahirete ait olan hayat.
hayat-ı uhreviye:
uhrevî ha-
yat, ahirete ait olan hayat.
hevesat:
hevesler.
hevesat-ı nefsaniye:
nefse
ait geçici, çirkin arzu ve istek-
ler.
hususan:
bilhassa, özellikle.
hükmetme:
karar vermek,
inanca varmak.
1.
İşlerin en hayırlısı zahmetli olanıdır. (Aclunî, Keşfü’l-Hafâ, 1:55.)
1...,173,174,175,176,177,178,179,180,181,182 184,185,186,187,188,189,190,191,192,193,...478
Powered by FlippingBook