Kastamonu Lahikası - page 174

kardeşimiz Hasan Atıf, hakikaten
Risale-i Nur
’un hiz-
metine pek çok lâyık ve müstaittir. Müstesna hattıyla be-
raber ihlâsı, irtibatı, alâkadarlığı, ciddiyeti, sadâkati dahi
mükemmeldir. Cenab-ı Hak, onun emsalini çoğaltsın.
Bu kardeşimizi, yirmi mektup yerinde, size, canlı bir
mektup olarak gönderdik.
Hafız Ali’nin buradaki kardeşlerine çok yüksek, çok
tesirli yazdığı mektuba karşı, başta Feyzi, emin olarak
umum namına Feyzi diyor ki: “Biz bu memleket talebe-
leri, Isparta kahramanlarının küçük kardeşleri, belki on-
ların talebeleriyiz; dersi, hizmeti ve ciddiyeti onlardan alı-
yoruz. Her birisi, bizim için birer üstaddır. onların elle-
rinden öper, arz-ı hürmet ederiz. Cenab-ı Hak, o kahra-
manlardan ebeden razı olsun. Âmin” diyorlar.
Risale-i Nur
’un iskele nazırı sabri’nin birinci talebesi
ve
Risale-i Nur
’un ehemmiyetli küçük bir talebesinin kü-
çücük mektubundaki güzel yazı bizi mesrur etti. Cenab-ı
Hak onu ve onun gibi
Risale-i Nur
’a çalışan masumlara
tevfik ve selâmet ve saadet ihsan eylesin, âmin.
Hafız Mustafa’nın bizce pekçok ehemmiyetli olan
mektubu, çoktan beri beklediğim bir hakikati gösterdi ki,
Risale-i Nur
dairesindeki şakirtler, istişare suretinde, tab
etmek gibi çok ehemmiyetli işleri görmeye başlama-
larıdır.
ì@í
alâkadar:
ilgili, ilişki.
âmin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun, ka-
bul eyle!” anlamında duanın so-
nunda söylenir.
arz-ı hürmet:
hürmet, saygı gös-
terme, saygı duyduğunu bildir-
me.
ciddiyet:
ciddîlik.
ebeden:
ebedî ve daimî olarak.
ehemmiyetli:
önemli.
emsal:
benzerler.
hakikat:
gerçek.
hakikaten:
hakikat olarak,
doğrusu, gerçekten.
hatt:
yazı, el yazısı.
ihlâs:
samimiyet, bir ameli
başka bir karşılık beklemek-
sizin, sırf Allah rızası için yap-
ma.
ihsan:
bağışlama, ikram et-
me, lütuf.
irtibat:
bağ, münasebet.
istişare:
danışma, birinin fikir
ve görüşüne başvurma, fikir
sorma.
masum:
suçsuz, günahsız,
saf, temiz.
mesrur:
sevinçli, memnun.
müstait:
istidatlı, kabiliyetli,
bir şeye kabiliyetli olan, yete-
nekli.
müstesna:
benzerlerinden
üstün olan, seçkin, mümtaz.
nam:
ad.
nazır:
vekil, bakan.
razı:
rıza gösteren, hoşnut
olan.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin adı.
saadet:
mutluluk.
sadâkat:
bağlılık, doğruluk.
selâmet:
salimlik, eminlik,
kurtuluş, korku ve endişeden
uzak olma.
suret:
biçim, şekil, tarz.
şakirt:
talebe, öğrenci.
tab:
kitap basma.
talebe:
öğrenci.
tevfik:
Allah’ın yardımı, başa-
rılı kılması.
umum:
bütün, hepsi.
üstad:
öğretici, öğretmen.
| 174 | K
astamonu
L
âhiKası
1...,164,165,166,167,168,169,170,171,172,173 175,176,177,178,179,180,181,182,183,184,...478
Powered by FlippingBook