Kastamonu Lahikası - page 177

85
·
Aziz, SıddıkKardeşlerim!
Bu yeni hâdise-i taarruziyeden müteessir olmayınız.
Çünkü, mükerrer tecrübelerle,
Risale-i Nur
inayet altın-
dadır. Hiçbir taife, şimdiye kadar böyle ehemmiyetli hiz-
mette bizler kadar az meşakkatle kurtulan olmamış.
Hem geçen ramazandaki hastalığım ve eskişehir’deki
musibetimiz gibi çok vakıalarla, zahirî sıkıntılı, meşakkat-
li hâlât altında
Risale-i Nur
’un faidesine olarak inkişafatı
ve daha tesirli fütuhatı görülmüş. İnşaallah, bu sıkıntılı
hâdise dahi, münafıkların aks-i maksuduyla,
Risale-i
Nur
’un fütuhatını başka bir mecrada teshile vesile olur.
Beşinci Şua, yirmi beş sene evvel mesaili yazılan, yal-
nız bir iki sahife tatbikat ilâve edilip
Şualar
’a giren Beşin-
ci Şua, ellerine geçmesi ehemmiyetlidir. Fakat bunda da
bir hikmet var. Belki onlara, kendi mesleklerini bildirmek
ve Cehenneme gidenin mahiyetini bilmek için fevkalâde
iktidar haricinde bir kaza-i İlâhîdir diye Cenab-ı Hakkın
hikmetine ve inayetine ve hıfzına itimat edip merak et-
meyiniz.
Hem siz, hem onlar bilsinler ki: sadaka belâyı def et-
tiği gibi,
Risale-i Nur
Anadolu’dan, hususan Isparta, kas-
tamonu’dan afat-ı semaviye ve arziyenin def ve ref’ine
vesiledir.
K
astamonu
L
âhiKası
| 177 |
mesail:
meseleler, konular.
meslek:
gidiş yolu; takip edilen
yol.
meşakkat:
sıkıntı, zorluk.
musibet:
dert, sıkıntı, belâ.
mükerrer:
tekrarlanan.
münafık:
olmadığı hâlde Müslü-
man görünen; fitneci, ara bozucu.
müteessir olmak:
üzülmek.
ref:
kaldırma.
sadaka:
Allah yolunda sarf etme,
malından verme.
sahife:
sayfa.
sıddık:
inanç ve davasına bağlı,
doğruluk ve bağlılıkta üstün kişi.
şua:
ışın, ışık demeti.
Şualar:
Risale-i Nur Külliyatından
bir eserin adı.
taife:
topluluk, kavim, millet.
tatbikat:
uygulama.
tecrübe:
deney, birikim.
teshil:
kolaylaştırma.
tesir:
etki.
vakıa:
olay.
vesile:
sebep, aracı, vasıta.
zahirî:
görünüşte.
afat-ı semaviye ve arziye:
yer küresel ve atmosferik
afetler, belâlar.
aks-i maksut:
istenilenin, he-
deflenenin aksi, zıddı.
aziz:
değerli, yüksek karakter
ve şahsiyet sahibi.
belâ:
afet, sıkıntı, gam, keder.
Beşinci Şua:
ahir zaman ve
kıyamete ait hadislerin tefsir
ve yorumu olan Bediüzza-
man Said Nursî’nin bir eseri.
Cenab-ı hak:
Allah.
def:
uzaklaştırma, kovma, gi-
derme.
ehemmiyetli:
önemli.
evvel:
önce.
faide:
fayda, yarar.
fevkalâde:
olağanüstü, görül-
memiş derecede.
fütuhat:
açılım, yayılma.
hâdise:
olay.
hâdise-i taarruziye:
saldırı
olayı.
hâlât:
durumlar, hâller.
hariç:
dış, dışında.
hıfz:
koruma.
hikmet:
gizli maksat, gaye.
hususan:
özellikle.
iktidar:
güç, kuvvet, yeterli-
lik.
ilâve:
ek.
inayet:
yardım, ikram.
inkişafat:
gelişmeler.
inşaallah:
Allah’ın izniyle.
itimat:
güven, inanç.
kaza-i ilâhî:
Allah’ın hükmü-
nü yerine getirmesi.
mahiyet:
özellik, nitelik.
mecra:
bir işin gidiş yolu; akış
yeri.
merak:
ilgi, alâka.
1...,167,168,169,170,171,172,173,174,175,176 178,179,180,181,182,183,184,185,186,187,...478
Powered by FlippingBook