Kastamonu Lahikası - page 184

Beşincisi: Risale-i Nur
’un bir talebesi,
Risale-i Nur
’a
çalışmadığının bir sebebi, derd-i maişetin ziyadeleşmesi
olduğunu söyledi.
Biz de ona dedik:
Risale-i Nur
’a çalışmadığın için derd-i
maişet sana şiddetlendi. Çünkü bu havalide her talebe
itiraf ediyor ve ben de ediyorum ki,
Risale-i Nur
’a
çalıştıkça, yaşamakta kolaylık ve kalbde ferahlık ve
maîşette sühulet görüyoruz.
Altıncısı:
Bu bîçare said’dir. Herkesin arzu ettiği ve is-
tediği ve ferahla kabul ettiği şahsına karşı hürmet ve mu-
habbet ve sohbet, fakat
Risale-i Nur
’a taallûk eden nok-
talar haricinde bana ağır geliyor; beni sıkıyor, müteessir
oluyorum.
tahmin ediyorum ki,
Risale-i Nur
’un yüksek hâsiyet-
leri ve şakirtlerinin şahs-ı manevîsinin pek büyük mezi-
yetleri, şahsım gibi meslek-i aczde fazla ileri giden bir
âciz ve bîçarenin zaif omuzuna o dağ gibi manalar yük-
lense altında ezilir, sıkılır diye anladım.
Bu ahirki iki meselede pek kısa kesmeye kâğıt mecbur
etti. nur, gül, lütfi’nin kahraman vârisleri Mübarekler
Yüksek Heyeti ve Medrese-i nuriye ve Masumlar ve
ümmî İhtiyarların her birisine binler selâm ediyoruz.
Duanıza muhtaç, size müştak kar-
deşiniz
Said Nursî
ì@í
âciz:
zayıf, güçsüz, zavallı.
ahir:
son.
bîçare:
çaresiz, zavallı.
derd-i maişet:
geçim derdi ve
zorluğu, geçim sıkıntısı.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ferah:
gönül açıklığı, sevinç, se-
vinme.
hariç:
dışarı.
hasiyet:
bir şeye has özellik, nite-
lik.
havali:
bölge, etraf, çevre, civar.
heyet:
kurul, topluluk; birlik teş-
kil eden şahıs ve şeylerin tama-
mı.
hürmet:
saygı.
maişet:
geçim, geçinme.
masum:
suçsuz, günahsız, saf, te-
miz.
medrese-i nuriye:
nur med-
resesi; Risale-i Nur’ların okun-
duğu yerler.
mesele:
önemli konu.
meslek-i acz:
acz mesleği,
aczini Allah’a bildirme mesle-
ği, yolu.
meziyet:
bir şeyi başkaların-
dan ayıran vasıf, üstünlük ve
değerlilik vasfı.
muhabbet:
sevgi, sevme.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
müştak:
arzulu, fazla istekli,
iştiyak gösteren.
müteessir:
teessüre kapılan,
hüzünlü, kederli, mahzun.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin adı.
selâm:
barış, rahatlık, sela-
met ve esenlik dileme.
sühulet:
kolaylık.
şahs-ı manevî:
manevî şahıs,
belli bir kişi olmayıp bir ce-
maatteb meydana gelen ma-
nevî şahıs.
şakirt:
talebe, öğrenci.
taallûk:
alâkalı, münasebetli
olma.
talebe:
öğrenci.
ümmî ihtiyarlar:
Risale-i
Nur’un elle yazılarak çoğaltıl-
masında çalışan tahsilli olma-
yan Isparta köylerindeki yaş-
lılar grubu. Ümmîler olarak da
geçer (Bkz.: 37. ve 38. lâhika-
lar).
vâris:
mirasçı.
zaif:
zayıf.
ziyade:
Artma, çoğalma.
| 184 | K
astamonu
L
âhiKası
1...,174,175,176,177,178,179,180,181,182,183 185,186,187,188,189,190,191,192,193,194,...478
Powered by FlippingBook