Kastamonu Lahikası - page 146

dair hatimesinin başından, tâ “Bu haşrin dört meselesi
şimdilik yeter. Yine sadedimize dönüyoruz” cümlesine
kadar yazılacak. sonra bunun arkasında İhtiyarlar
lem’asının Beşinci ricasının ortasından başlayan,
“evet, nass-ı hadis ile nev-i beşerin en mümtaz şahsiyet-
leri olan yüz yirmi dört bin enbiyanın…” (ilâahir) tâ Al-
tıncı ricaya kadar yazılacak. eğer haşre ait sair risaleler-
de bunlar gibi parçalar varsa, münasip görseniz ilâve
edersiniz. Bunların hey’et-i mecmuasının tesiri büyüktür.
ì@í
70
·
(2)
/
?p
ór
ªn
ëp
H o
í`u
Ñ°n
ùo
j s
’p
G m
Ar
Àn
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
(1)
@ o
¬n
fÉn
ër
Ñ°o
S /
¬p
ªr
°SÉp
H
(Gayet ehemmiyetlidir.)
Şiddet-i şefkat ve rikkatten, bu kışın şiddetli soğuğuy-
la beraber manevî ve şiddetli bir soğuk ve musibet-i be-
şeriyeden bîçarelere gelen felâketler, helâketler, sefalet-
ler, açlıklar şiddetle rikkatime dokundu.
Birden ihtar edildi ki: Böyle musibetlerde kâfir de olsa
hakkında bir nevi merhamet ve mükâfat vardır ki, o mu-
sibet ona nispeten çok ucuz düşer. Böyle musibet-i se-
maviye masumlar hakkında bir nevi şehadet hükmüne
geçiyor.
bîçare:
çaresiz, zavallı.
ehemmiyetli:
önemli.
felâket:
musibet, büyük dert, be-
la.
gayet:
son derece.
harp:
savaş.
helâket:
yıkılma, mahvolma.
hey’et-i mecmua:
bir şeyin tefer-
ruatına ve cüzlerine bakılmaksı-
zın bütününün gösterdiği hâl ve
manzara.
hükmüne:
yerine, değerine.
ihtar:
hatırlatma, uyarı.
kafir:
Allah’ı ve İslamiyeti in-
kar eden, dinsiz.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
masum:
suçsuz, günahsız,
saf, temiz.
musibet:
felaket, bela.
musibet-i beşeriye:
insanlara
gelen belâ ve musibetler.
musibet-i semaviye:
semavî
musibet, gökten gelen belâ-
lar, musibetler.
münasip:
uygun.
nevi:
çeşit, tür.
nispeten:
nispetle, kıyaslaya-
rak.
rikkat:
merhamet, acıma,
başkalarının düştüğü durum-
dan dolayı müteessir olma
hasleti.
sair:
diğer, başka, öteki.
sefalet:
aşırı fakirlik, yoksul-
luk.
şahadet:
şehitlik, şehit olma.
şiddet-i şefkat:
şefkatin şid-
deti, derecesi; aşırı derecede-
ki şefkat.
1.
Her türlü kusur ve noksandan münezzeh olan Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
| 146 | K
astamonu
L
âhiKası
1...,136,137,138,139,140,141,142,143,144,145 147,148,149,150,151,152,153,154,155,156,...478
Powered by FlippingBook