İman ve Küfür Muvazeneleri - page 308

ondan belâya düştük. zira âmâl, arzular, istidat ve
hissiyat daim ebedi ister. onun yolunu bilmezdik. Bizden
yol bilmemezlik; onda fizar ve niyaz.
Fakat, elhamdülillâh, şimdi gelişimizde bulduk nokta-i
istimdat ki, daim hayat verir o istidat, âmâle; tâ ebedülâ-
bâda onları eder pervaz.
onlara yol gösterir, o noktadan istidat. Hem istimdat
ediyor, hem âb-ı hayatı içer, hem kemaline koşuyor o
nokta-i istimdat, o şevkengiz remzünaz.
İkinci kutb-i iman ki, tasdik-i haşirdir. saadet-i ebedî o
sadefin cevheri. İman bürhanı, kur’ân; vicdan, insanî bir
raz.
Şimdi başını kaldır, şu kâinata bir bak, onun ile bir ko-
nuş. evvelki yolumuzda pek müthiş görünürdü. Şimdi de
mütebessim, her tarafa gülüyor, nazeninâne niyaz ve
avaz.
görmez misin: gözümüz arı-misal olmuştur, her tara-
fa uçuyor. kâinat bostanıdır, her tarafta çiçekler. Her çi-
çek de veriyor ona bir âb-ı leziz.
Hem ünsiyet, teselli, tahabbübü veriyor. o da alır ge-
tirir, şehd-i şahadet yapar. Balda bir bal akıtır o esraren-
giz şehbaz.
Harekât-ı ecrama, ya nücum, ya şümusa nazarımız
kondukça, ellerine verirler Hâlık’ın hikmetini, hem mâ-
ye-i ibreti; hem cilve-i rahmeti alır, ediyor pervaz.
âb-ı hayat:
hayat suyu.
âmâl:
emeller, arzular.
arzular:
istekler.
avaz:
çığlık.
belâ:
musibet.
belki:
bilâkis.
bürhan:
delil.
cevher:
değerli temel esaslar.
daim:
devamlı.
def’ etmek:
kovmak, uzaklaştır-
mak.
delil:
rehber.
ebed:
sonsuz.
ebedülâbâd:
ebedler memleketi,
sonsuz olan ahiret hayatı.
elhamdülillâh:
Allah’a hamd ol-
sun.
evvel:
önce.
fakat:
ama.
feryadüfizar:
bağırıp çağırma.
fizar:
ağlama, bağırma.
garip:
yabancı.
gürültühane-i insan:
insanın gü-
rültü, patırtı yeri.
hamî:
koruyucu.
hayat vermek:
canlandırmak.
himayetkâr:
koruyucu şekilde.
hissiyat:
duygular.
imam:
önder.
iman :
inanç.
iman-ı billâh:
Allah’ın birliğine
iman.
insanî râz:
insanın anlaşılmaz sırrı.
istidat:
kabiliyet.
istimdat:
medet ve yardım alma.
istinadî nokta:
dayanak noktası.
kalp:
insanın manevî yönü.
kemal:
olgunluk, mükemmel-
lik.
kutb
-i iman: iman kutbu.
meşiet-i rahman:
Rahman
olan Allah’ın dilemesi.
nazenin:
ince, nazenin duyarlı.
niyaz:
dua ve yalvarma.
nokta-i istimdat:
medet alı-
nacak nokta, yer.
nur
-i hayat: hayatın nuru.
nur
-i iman: iman nuru.
pervaz:
kanat çırpma, uçma.
remzünaz:
işaret ve zerafet.
ruh
-i ruhumuz: ruha ruh ve-
ren.
rükn
-i metin: sağlam esaslar,
prensipler.
saadet-i ebedî:
sonsuz mutlu-
luk.
sadef:
inciyi koruyan kabuk.
şahadet âlemi:
görünen âlem,
dünya.
şehrayin-i rahman:
Allah’ın
bayram yeri hâline getirdiği
yer küresi.
şevkengiz:
şevke getiren.
tâ:
oraya kadar.
tasdik-i haşir:
öldükten sonra
dirilmeyi kabul etme, onayla-
ma.
vakta:
ne zamanki.
vekil-i delilimiz:
delil olarak
görünen.
vicdan:
insanın duygusal yö-
nü, iç âlemi, içsel kontrol me-
kanizması.
yetim:
kimsesiz.
zemin:
yer.
zira:
çünkü.
ziya-ı ruhumuz:
ruhumuzun
ışığı.
l
emaaT
| 308 |
iMan ve küfür Muvazeneleri
1...,298,299,300,301,302,303,304,305,306,307 309,310,311,312,313,314,315,316,317,318,...412
Powered by FlippingBook