– E –
EBU’L-ALÂ-İ MAARRÎ:
Me
ş
hur Arap filozofu ve
ş
airidir. Kör olmasına ra
ğ
men fevkalâde hafızasıyla
tanınmı
ş
, ümitsizlik ve kötümserlikle ilgili kasideleriyle me
ş
hur olmu
ş
tur. Lügat, edebiyat, gramer, fıkıh
ve tarih tahsili aldı. Müslüman olmadı
ğ
ı hâlde,
İ
slâm toplumu içinde ya
ş
amı
ş
ve hürriyet içinde
kitaplarını yazmı
ş
tır. (m. 973-1057)
EFLÂTUN (ÖL. M.Ö. 347):
İ
slâm felsefesi üzerinde önemli etkileri olan
İ
lk Ça
ğ
Yunan filozoflarından
biridir. Kendisine omzunun veya alnının geni
ş
li
ğ
inden dolayı Platon denmi
ş
ve tarih boyunca hep bu
adla anılmı
ş
tır. Arapçada “p” sessizinin bulunmaması ve yan yana iki sessiz harfin telâffuzundaki güçlük
sebebiyle adı,
İ
slâmî literatürde Felâtun veya daha yaygın olan Eflâtun
ş
eklini almı
ş
tır. Hocası Sokrat’ın
demokrasi adına idam edilmesinin ıztırabını ya
ş
ayan Eflâtun’un felsefesini, bu sebeple sosyal düzen
ve insanın saadeti meseleleri te
ş
kil eder. Eflâtun’un en önemli hocası Sokrat olmakla beraber, Kritilos,
Timaios, Arkitas,
ş
air Homeros ve Hesiodos gibi
ş
ahsiyetler onun fikir ve ilham kaynaklarından
bazılarıdır. Tarihe “Akademi” olarak geçen okulun da kurucusu olan Eflâtun’un en ünlü talebesi
Aristo’dur. Eflâtun m.ö. 347 yılında, seksen ya
ş
larında iken ölmü
ş
ve Akademi’nin bahçesine
defnedilmi
ş
tir. Eserleri: Devlet, Devlet Adamı ve Kanunlar.
– F –
FARABÎ (870-950):
İ
slâm felsefesini metot, terminoloji ve problemleri açısından temellendiren, ses
olayını ilk defa fizikî yönden açıklayan ünlü Türk filozofudur. Felsefedeki
ş
öhreti Aristo’ya yakın olan
Farabî’nin asıl adı Ebu Nasr Muhammed b. Muhammed bin Tarhan bin Uzlu
ğ
’dur. Türkistan’ın Farab
ş
ehrinde dünyaya gelen Farabî ilk ö
ğ
renimini burada yaptıktan sonra
İ
ran’da Farsça, Ba
ğ
dat’ta Arapça
ö
ğ
rendi. Latin ve Yunan dillerini kavradı. Uzun zaman Ba
ğ
dat’ta kalan ve burada felsefe, mantık, tıp
hakkında eserler yazan Farabî, daha sonra Mısır ve Halep’e gitti. 950’de Dıma
ş
k’ta vefat eden Farabî,
Aristo’dan sonra “muallim-i sani” adıyla anılmı
ş
tır.
İ
limleri dil, mantık, matematik, fizik-metafizik ve
medenî ilimler
ş
eklinde tasnif eden Farabî 100’den fazla eser bırakmı
ş
tır. Eserlerinden bazıları:
el-Medinetü’l-Fazıla, es-Siyasetü’l-Medeniye,
İ
hsâü’l-Ulûm, v.d.
FİRAVUN:
Eski Mısır’da krallara verilen ünvandır. Fakat bu unvan
İ
slâmî kaynaklarda Hz. Mûsa ile
mücadele eden Mısır kralı için kullanılmaktadır.
Eski Mısır’da mülkü ve yönetimi elinde bulunduran firavunlar aynı zamanda ilâhların yeryüzündeki
temsilcileri sayılıyor ve ibadetler onlar adına yapılıyordu. Hazret-i Mûsa ile mücadele eden Firavun da
aynı
ş
ekilde ilâhlık iddia eden, zalim, kibirli, ve inatçı bir ki
ş
iydi. Kendi halkını eziyor özellikle
İ
srailo
ğ
ullarına büyük zulümler yapıyordu. Cenab-ı Hak ilâhlık davasından ve yaptı
ğ
ı zulümlerden
vazgeçmesi ve
İ
srailo
ğ
ullarını serbest bırakması için ona Hz. Mûsa’yı ve karde
ş
i Hz. Harun’u gönderdi.
Kendisinden istenilenleri kabul etmeyen Firavun, kendi zulmünden kurtulmak için Mısır’dan çıkan Hz.
Mûsa ve
İ
srailo
ğ
ullarını kovalarken ordusu ve taraftarlarıyla birlikte Kızıldeniz’de bo
ğ
uldu.
– G –
GAZALÎ:
Bakınız
İ
mam-ı Gazalî.
– H –
HEKÎM-İ LOKMAN:
Bakınız LOKMAN HEKIM.
HIZIR:
Hz. Hızır, Hz. Mûsa döneminde ya
ş
ayan, Kur’ân-ı Kerim’in Kehf Suresinde bahsi edilen,
kendisine
İ
lâhî bilgi ve hikmet ö
ğ
retilen ki
ş
idir. Peygamber olup olmadı
ğ
ı konusunda de
ğ
i
ş
ik görü
ş
ler
bulunmasına ra
ğ
men velâyeti konusunda ittifak edilmektedir. Otsuz ve çorak bir mekâna oturdu
ğ
unda
ansızın o otsuz yerin ye
ş
illenmesi sebebiyle, ye
ş
illik manasına gelen Hızır namıyla yad edilmi
ş
tir. Hz.
Hızır’ın halen hayatta oldu
ğ
unu ve hayatın be
ş
tabakasından ikincisinde ya
ş
adı
ğ
ını Bediüzzaman
Hazretleri Mektubat adlı eserinde ifade etmektedir. Bu hayat tabakasının kendine özel
ş
artları, bizim
ya
ş
adı
ğ
ımız hayattan çok daha farklıdır. Meselâ, mecbur kalmadan istedikleri zaman yemek içmek,
bir vakitte birçok yerlerde bulunabilmek gibi bir derece serbest hayat mertebesidir. Hz. Hızır, ba
ş
ta
Buharî ve Müslim olmak üzere pek çok hadis kitaplarında çe
ş
itli bölümlerde geçmektedir.
Ş
AHIS
B
İLGİLERİ
| 316 |
İMAN VE KÜFÜR MUVAZENELERİ