İman ve Küfür Muvazeneleri - page 315

– A –
ABDÜLKADİR-İ GEYLÂNÎ (GAVS-I AZAM):
Abdülkadir-i Geylânî. (ö. 561/1165-66) Kadiriye tarikatinin
kurucusu. 470’te (1077) Gilân eyalet merkezine ba
ğ
lı Neyf köyünde do
ğ
an Geylânî’nin babası, Ebu Salih
Mûsa’nın dindar bir kimse oldu
ğ
u bilinmekle birlikte, devrin tanınmı
ş
sûfîlerinden Ebu Abdullah
Savmai’nin kızı olan annesi Ümmü’l-Hayır Emetü’l-Cebbar Fatıma’nın da kadın velîlerden oldu
ğ
u kabul
edilir. Küçük ya
ş
ta annesini kaybeden Abdülkadir, dedesi Savmaî’nin himayesinde büyür ve tahsiline
devrin ilim ve kültür merkezi olan Ba
ğ
dat’ta devam eder. Orada, Ebu Galip bin Bakıllânî, Cafer es-Serrac,
Ebu Talip bin Yusuf gibi âlimlerden hadis; Ebu Said Muharrimî, Ebu Hattab gibi hukukçulardan fıkıh;
Zekeriya-i Tebrizî gibi dilcilerden de dil ve edebiyat ö
ğ
renimi görür. Kısa zamanda usul ve füru ve
mezhepler konusunda geni
ş
bilgi sahibi olur ve Ebu’l-Hayır Muhammed bin Müslim Debbas vasıtasıyla
tasavvufa intisap eder. Ba
ğ
dat’a gitti
ğ
i zaman mensup oldu
ğ
u
Ş
afiî mezhebini bırakarak mizacına daha
uygun gelen Hanbelî mezhebine giren Abdülkadir-i Geylânî, hayatının sonuna kadar her iki mezhebe
göre fetva vermi
ş
, ancak ya
ş
adı
ğ
ı dönemde Hanbelîlerin imamı olmu
ş
ve bundan dolayı kendisine
“Muhyiddin” (dini ihya eden) ünvanı verilmi
ş
tir.
ABDÜLMECİD NURSÎ:
Abdülmecid Ünlükul (Nursî) 1884-1967. Bediüzzaman’ın karde
ş
i, İşaratü’l-İ’caz
ve Mesnevî-i Nuriye’yi Arapçadan Türkçeye çeviren mütercim. Abdülmecid, 1884 yılında Bitlis’in Hizan
kazasının
İ
sparit nahiyesine ba
ğ
lı Nurs köyünde do
ğ
du.
İ
lk e
ğ
itimini burada aldı. Nurs köyünden sonra
Arvas’ta e
ğ
itimine devam etti. Buradan ayrıldıktan sonra (1900) Van’a gitti. Van’da kaldı
ğ
ı on dört yıl,
e
ğ
itim sürecinde ayrı bir öneme sahiptir. Buradaki Horhor Medresesinde a
ğ
abeyinin nezaretinde iki
yüzü a
ş
kın talebe ile birlikte e
ğ
itimine devam etti. Özellikle Arap dili ve edebiyatı dalında çok büyük
bir a
ş
ama katetti. Nitekim bu sebepten dolayıdır ki, Bediüzzaman İşaratü’l-İ’caz ve Mesnevi-i Nuriye
eserlerinin Arapçadan tercüme edilmesi i
ş
ini ona vermi
ş
tir. Abdülmecid’i en çok sarsan olayların
ba
ş
ında ku
ş
kusuz, Bediüzzaman’ın ebedî istirahatgâhında bile rahat bırakılmaması gelir. Vefatından
birkaç ay geçtikten sonra, kendisine zorla imzalattırılan bir yazıya dayanılarak Bediüzzaman’ın kabri
açıldı ve naa
ş
ı bir gece Urfa’daki mezarından alındı. Abdülmecid’in, gözleri ba
ğ
lı bir
ş
ekilde içinde
bulundu
ğ
u bir uçakla ta
ş
ınan naa
ş
, bilinmeyen bir yere götürülerek defnedildi. Bediüzzaman’ı hayatta
iken rahat bırakmayanlar, vefatından sonra da rahat bırakmamı
ş
lardı. Bediüzzaman son bulu
ş
malarında
karde
ş
ine, kendisinden yedi yıl sonra ölece
ğ
ini söylemi
ş
ti. Abdülmecid, Bediüzzaman’ın her söyledi
ğ
inin
gerçekle
ş
ti
ğ
ini mü
ş
ahade edenlerden biri idi ve buna bütün kalbi ile inanıyordu. Nitekim de öyle oldu.
11 Haziran 1967 Cuma günü vefat etti. Kaderin garip bir cilvesidir ki, o
ğ
lu Fuat da 23 yıl evvel 9 Haziran
1944 Cuma günü vefat etmi
ş
ti.
ÂDEM (AS):
Cenab-ı Allah’ın yarattı
ğ
ı ilk insan ve insanlı
ğ
ın atasıdır. Allah, Hz. Âdem (a.s.) ve e
ş
i Hz.
Havva’yı ilk önce Cennete koymu
ş
tur. Fakat, daha sonra onun ve neslinin fıtratlarına yerle
ş
tirilmi
ş
olan
bütün istidat ve kabiliyetlerinin açı
ğ
a çıkabilmesi, Esma-i Hüsna’sının tamamını gösteren parlak birer
ayna olabilmelerini temin etmek için vazifelendirerek imtihan dünyasına indirmi
ş
tir. Hz. Âdem (a.s.) ilk
peygamber olarak görevlendirilmi
ş
ve kendisine on sahifeden olu
ş
an kitapçık verilmi
ş
tir. Allah’ın seçkin
kıldı
ğ
ı ki
ş
iler arasında sayılmı
ş
oldu
ğ
undan “safiyyullah” ve insanlı
ğ
ın ilk atası olması sebebiyle de
“ebü’l-be
ş
er” ünvanıyla anılmaktadır.
İ
lk insan ve ilk peygamber Hz. Adem (a.s.) bin yıl gibi uzun bir
süre ya
ş
amı
ş
tır.
ARİSTO (M.Ö. 384-322):
Müslüman filozoflar üzerinde önemli etkileri olan
İ
lk Ça
ğ
Yunan filozofudur.
Trakya’daki Stageira’da do
ğ
du. 367 yılında Atina’ya tahsile giderek Eflâtun’un akademisine girdi.
Önceleri Eflâtun’un ba
ş
arılı bir talebesi olan Aristo, daha sonra onun felsefî sistemini ele
ş
tiren ba
ş
arılı
bir rakibi oldu. 347’de hocasının ölümü üzerine Assos’a giderek buradaki akademide ders verirken
siyaset ve ahlâk alanındaki dü
ş
üncelerini kaleme aldı. 8 yıl Makedonya kralı Filip’in o
ğ
lu
İ
skender’i
e
ğ
iten Aristo, bununla “cihan imparatorunu yeti
ş
tiren üstat” ünvanını aldı. Babasının ölümünden sonra
tahta çıkan Kral
İ
skender, 335’de Asya seferine çıkınca Aristo Atina’ya gidip kendi okulunu kurdu.
(Lykeion-Lise) Burada ders verdi. 12 yıl süren bu dönemde felsefî dü
ş
üncelerini temellendirerek ça
ğ
ının
bütün ilimlerini sistematize etti ve yüze yakın sistematik ve didaktik eser meydana getirdi. Aristo’nun
mantık, fizik, metafizik ve ahlâk alanlarında olmak üzere dört yüze yakın eseri vardır.
HİDAYET VE DALÂLET MUKAYESELERİ
| 315 |
Ş
AHIS
B
İLGİLERİ
İMAN VE KÜFÜR MUVAZENELERİ ŞAHIS BİLGİLERİ
1...,305,306,307,308,309,310,311,312,313,314 316,317,318,319,320,321,322,323,324,325,...412
Powered by FlippingBook