İman ve Küfür Muvazeneleri - page 310

dinle, havadaki demdeme, kuşlardaki civcive, yağ-
murdaki zemzeme, denizdeki gamgama, ra’dlardaki rak-
raka, taşlardaki tıktıka birer manidar nevaz.
terennümat-ı hava, naarat-ı ra’dıye, nağamat-ı em-
vaç, birer zikr-i azamet. Yağmurun hezecatı, kuşların se-
caatı birer tesbih-i rahmet, hakikate bir mecaz.
eşyada olan asvat, birer savt-ı vücuttur; “Ben de va-
rım” derler. o kâinat-ı sâkit, birden söze başlıyor: “Bizi
camit zannetme, ey insan-ı boşboğaz!”
tuyurları söylettirir ya bir lezzet-i nimet, ya bir nüzul-i
rahmet. Ayrı ayrı seslerle, küçük ağazlarıyla rahmeti al-
kışlarlar. nimet üstünde iner, şükür ile eder pervaz.
remzen onlar derler: “ey kâinat, kardeşler! ne güzel-
dir hâlimiz, şefkatle perverdeyiz, hâlimizden memnu-
nuz.” sivri dimdikleriyle fezaya saçıyorlar birer avaz-ı
pürnaz
güya bütün kâinat ulvî bir musikidir; iman nuru işitir
ezkâr ve tesbihleri. zira hikmet reddeder tesadüf vücudu-
nu; nizam ise tart eder ittifak-ı evhamsaz.
ey yoldaş! Şimdi şu âlem-i misalîden çıkarız, hayalî ve-
himden ineriz, akıl meydanında dururuz, mizana çekeriz,
ederiz yolları berendaz.
evvelki elîm yolumuz, mağdub ve dâllîn yolu. o yol ve-
rir vicdana, tâ en derin yerine, hem bir hiss-i elîmi, hem
bir şedit elemi. Şuur onu gösterir; şuura zıt olmuşuz.
Hem kurtulmak için de muztar ve hem muhtacız; ya o
teskin edilsin, ya ihsas da olmasın. Yoksa dayanamayız;
feryadüfizar dinlenmez.
ağaz:
diller, ağızlar.
asvat:
sesler.
avaz:
yüksek ses.
avaz-ı pürnaz çok nazlı sesler.
avazüniyaz:
yalvarış sesleri.
ayet-i rahmet:
rahmetin göster-
gesi.
camit:
cansız.
civcive:
civciv sesleri.
demdeme:
gürültülü, yüksek ses-
ler.
demdeme-i tesbih:
Allah’ı öv-
mekten çıkan coşkulu sesler.
dimdik:
gaga, kuşların küçük ağız-
ları.
feza:
sema, gök yüzü.
gamgama:
dalga sesleri.
hâdisat:
olaylar, hâdiseler.
hakikate mecaz:
hakikati ifade
eden sesler.
hâl:
durum.
hassas:
çok küçük şeyleri hisse-
den.
hezecat:
ölçülü sesler, nağmeler.
insan-ı boşboğaz:
ileri geri, bilir
bilmez konuşan insan.
kâinat:
“kün” emri ile yaratılan her
şey.
kâinat-ı sâkit:
sessiz görünen tüm
varlıklar.
leziz:
lezzetli.
lezzet-i nimet:
nimetin zevki, tadı.
manidar:
anlamlı.
matem-i umumî:
genel yas.
mübarek:
bereketli, uğurlu.
mü’min-i kalb-i hüşyar:
kalbi
uyanık mü’min.
naara:
sayha, haykırış.
naarat-ı ra’dıye:
gök gürültüsü.
nağamat-ı emvaç:
deniz dalgası-
nın sesleri.
nevaz:
tatlı ahenkli ses.
nevazünamaz:
tatlı bir ses tonu
ile ibadet etme.
nimet:
insanın fayda gördüğü her
şey.
nüzul
-i rahmet: rahmetin indiril-
mesi.
pervaz:
kanat çırparak uçmak.
perverde:
donanmış olmak.
ra’d:
şimşek.
rahmet:
hayat verme, merha-
met, koruma, rızıklandırma.
rakraka:
gök gürültüsü.
remzen:
işaret ederek.
savt-ı vücut:
varlığın, hayatın
ifadesi, varlığın sesi.
sayha:
haykırma.
saz:
güzel ses.
secaat:
ritmli, tempolu ses.
şefkat:
acıma ve koruma duy-
gusu.
şükür:
nimeti verene teşekkür
etme, minnet duyma.
terennümat-ı hava:
havanın
esmesinden çıkan güzel ses.
tesbihe ağaz:
Allah’ı öven
ağızlar, diller.
tesbih-i rahmet:
rahmet zikri.
tuyur:
kuşlar.
tıktıka:
taşın çıkardığı sesler.
vaveylâ-i mevtî:
ölüm çığlık-
ları.
velvele-i nazüniyaz:
Allah’a
yalvarma ve dileklerini sun-
maktan doğan coşkulu sesler.
vesvese:
kuruntu.
zat-ı zülcelâl:
büyüklük ve
azamet sahibi zat.
zelzele:
deprem.
zemzeme:
yağmurun pıtırtıla-
rı.
zemzeme-i ezkâr:
Allah’ı an-
maktan doğan güzel nağme-
ler.
zikr-i azamet:
Allah’ı zikirden
çıkan büyük ses.
zira:
çünkü.
l
emaaT
| 310 |
iMan ve küfür Muvazeneleri
1...,300,301,302,303,304,305,306,307,308,309 311,312,313,314,315,316,317,318,319,320,...412
Powered by FlippingBook