İman ve Küfür Muvazeneleri - page 301

deccal-misal
(HaşİYe)
deha-i a’ver, bir dâr ile bir hayatı
anlar, maddeperest olur ve dünyaperver. İnsanı yapar
birer canavar.
evet, deha sağır tabiata tapar. kör kuvvete ferman-
ber. Fakat hüda şuurlu sanatı tanır, hikmetli kudrete ba-
kar. deha, zemine küfran perdesi çeker. Hüda, şükran
nurunu serper.
Bu sırdandır deha a’mâ-i asam, hüda semî-i basîr. de-
hanın nazarında zemindeki nimetler sahipsiz ganimettir;
minnetsiz gasp ve sirkat, tabiattan koparmak, canavarca
his verir.
Hüdanın nazarında, zeminin sinesinde, kâinatın yü-
zünde serpilmiş olan niam, rahmetin semeratı, her ni-
metin altında bir yed-i muhsin görür, şükran ile öptürür.
Bunu da inkâr etmem: Medeniyette vardır mehasin-i
kesire. lâkin, onlar değildir ne nasraniyet malı, ne Av-
rupa icadı,
ne şu asrın sanatı. Belki umum malıdır. telâhuk-i ef-
kârdan, semavî şerayiden, hem hacat-ı fıtrîden, hususan
şer-i Ahmedî,
İslâmî inkılâptan neş’et eden bir maldır; kimse temel-
lük etmez. Misalîler meclisi, o meclisin reisi tekrar sordu.
Hem dedi:
Hidayet ve dalâlet Mukayeseleri
| 301 |
lemaaT
nevî borçlu hissetme.
misalîler meclisi:
rüyada, yakaza-
da bulunan temsilciler.
musibet :
felâket ve belâ.
mükâfat:
ödül, iyilik, ihsan.
nasraniyet:
Hristiyanlık.
neş’et:
kaynak.
niam:
nimetler.
nimet:
iyilik, lütuf, ihsan, bağış.
semavî şerayi:
İlâhî kaynaktan
vahiyle gelen din.
semerat:
meyveler, faydalar.
semi-i Basîr:
işiten ve gören Allah.
sille:
tokat.
sirkat:
çalma, hırsızlık.
şer’i ahmedî:
Peygamberimizin
getirdiği din ve Kur’ân’dan çıkan
İslâmiyet.
şuur:
anlama kabiliyeti.
şükran nuru:
nimetin kıymetini
bilme ve nimeti verene minnet
duyma.
şükran:
teşekkür, minnettarlık.
telâhuk
-i efkâr: fikirlerin zaman
içinde birleşmesi, birikimi.
temellük:
sahiplenme.
yed-i Muhsin:
ihsan ve ikram
eden el.
zemin:
yer.
a’mâ-i asam:
kör ve sağır.
dâr:
dünya, diyar.
deccal-misal:
deccal gibi.
deha:
felsefî zekâ.
deha-i a’ver:
sadece dünyayı
gören tek göz, bir gözü kör de-
ha ve akıl.
dünyaperver:
dünyayı seven.
fermanber:
buyruğa uyan,
boyun eğen.
ganimet:
emeksiz kazanç,
yağma, savaşta elde edilen
mal.
gasp:
zorla alınan mal, bir ma-
lın üzerine oturma, haksız ka-
zanç.
hacat-ı fıtrî:
yaratılışta insana
verilen ihtiyaçlar.
haşiye:
dipnot.
hikmet:
fayda ve maslahata
yönelik gizli sebep; kâinatta ve
yaratılıştaki İlâhî gaye.
hususan :
bilhassa, özellikle.
hüda:
İlâhî kaynaklı hak yol ve
prensipleri.
hıyanet:
hainlik, anlaşma ve
değerlere ihanet.
icat:
yoktan meydana getir-
me.
islâmî inkılâp:
İslâm dininin
gerçekleştirdiği değişim ve ge-
lişim.
kader:
ezelde takdir edilen İlâ-
hî plan.
kaza:
kaderin hükmünü icrası,
olayın vuku bulması.
kudret:
güç ve iktidar.
küfran perdesi:
inkâr ve nan-
körlük arkasına sığınma.
lâkin:
ama, fakat.
maddeperest:
maddeye tesir
veren, maddeye önem veren.
mehasin-i kesire:
pek çok gü-
zellikler.
minnet:
iyilik karşısında ma-
HaşİYe:
Bunda da bir ince işaret var.
1...,291,292,293,294,295,296,297,298,299,300 302,303,304,305,306,307,308,309,310,311,...412
Powered by FlippingBook