İman ve Küfür Muvazeneleri - page 296

esaslara dikkat et, âsârlara nazar et. Şimdiki medeni-
yet esasatı menfidir. Menfi olan beş esas ona temel,
hem kıymet.
onlarla çarh kurulur. İşte nokta-i istinat, hakka bedel
kuvvettir. kuvvet ise, şe’nidir tecavüz ve tearuz. Bundan
çıkar hıyanet.
Hedef-i kastı, fazilet bedeline hasis bir menfaattir.
Menfaatin şe’nidir tezahum ve tehasum. Bundan çıkar
cinayet.
Hayattaki kanunu, teavün bedeline, bir düstur-i cidal-
dir. Cidalin şe’ni budur: tenazu ve tedafü. Bundan çıkar
sefalet.
Akvamların beyninde rabıta-i esası: Aharın zararına
müntebih unsuriyet; başkaları yutmakla beslenir, alır
kuvvet.
Milliyet-i menfiye, unsuriyet, milliyet; şe’ni olur daima
böyle müthiş tesadüm, böyle feci telâtum. Bundan çıkar
helâket.
Beşincisi şudur ki: Cazibedar hizmeti heva, hevesi teş-
ci, teshil; hevesatı, arzuları tatmin. Bundan çıkar sefahat.
o heva, hem heves, şe’ni budur daima: İnsanı mem-
suh eder, sîreti değiştirir. Manevî meshediyor; değişir in-
saniyet.
Şu medenîlerden çoğu, eğer içi dışına çevirirsen, gö-
rürsün: Başta maymunla tilki, yılanla ayı, hınzır; sîreti
olur suret.
ahar:
başkaları, diğerleri.
akvam:
kavimler, milletler.
âsâr:
eserler, ürünler, sonuçlar.
beyn:
ara, arasında.
cazibedar:
çekici, cezp edici.
cidalin şe’ni:
mücadelenin gereği.
cinayet:
cana kıyma ve o derece
büyük suç.
çarh:
çark; felek.
daima:
devamlı.
düstur
-i cidal: mücadele prensibi.
esasat:
prensipler, kurallar.
esaslar:
prensipler, ölçüler, uyula-
cak kurallar.
fazilet bedeline:
fazilet yerine.
feci:
korkunç, çok kötü.
hakka bedel:
hakkın karşılığı, hak-
kın yerine geçen.
hasis:
alçakça.
hedef-i kasıt:
ulaşmak istediği
amaç.
helâket:
yok oluş, mahvolma.
heva:
nefsin arzu ve istekleri.
heves:
nefsin hoşuna giden şey.
hevesat:
nefsin hoşuna giden şey-
ler.
hınzır:
domuz.
hıyanet:
ihanet, kötülük etme.
insaniyet:
insanlık.
kıymet:
değer.
manevî mesh:
ahlâk ve ka-
rakterin değişmesi.
medenî:
şehirli, kültürlü ve bil-
gili olan, kibar ve nazik olması
gereken.
memsuh:
çirkinleştirilmiş, bi-
çimsiz ve çirkin şekle girmiş.
menfaat:
çıkar.
menfi:
yıkıcı, tahrip edici, bo-
zucu.
milliyet:
ırkçılığı esas alan mil-
let sevgisi.
milliyet-i menfiye:
zararlı mil-
liyetçilik, ırkçılık.
müntebih:
uyanık, uyanmış.
müthiş:
dehşet verici.
nazar:
bakma.
nokta-i istinat:
dayanak nok-
tası.
rabıta-i esas:
temel bağ.
sefahat:
ahlâksızlık, eğlence
ve zevke düşkünlük.
sefalet:
yoksulluk, perişanlık.
sîret:
ahlâk ve karakter.
suret:
şekil, dış görünüş.
şe’n:
özellik, belirleyici nitelik.
şe’ni:
gereği, özelliği.
tatmin:
doyuma ulaşma.
tearuz:
muaraza, çatışma.
tecavüz:
haddini aşma, saldır-
ma.
tedafü:
itişme, kakışma.
tehasum:
düşmanlık.
telâtum:
dalgalanma.
temel:
bir şeyin üzerine bina
edildiği kaide.
tenazu:
çekişme ve kavga
tesadüm:
çarpışma, vuruşma.
teşci:
cesaretlendirme.
tezahum:
sıkıntı, zahmet ver-
me.
unsuriyet:
ırkçılık.
l
emaaT
| 296 |
iMan ve küfür Muvazeneleri
1...,286,287,288,289,290,291,292,293,294,295 297,298,299,300,301,302,303,304,305,306,...412
Powered by FlippingBook