İman ve Küfür Muvazeneleri - page 298

Şimdiye kadar İslâmlar ihtiyarıyla girmemiş. Şu mede-
niyet-i hâzıra onlara yaramamış. Hem de onlara vurmuş
müthiş kayd-ı esaret.
Belki nev-i beşere tiryak iken zehir olmuş. Yüzde sek-
senini atmış meşakkat ve şekavet. Yüzde onu çıkarmış
müzahref bir saadet.
diğer onu bırakmış beyne beyne bîrahat. zalim ekal-
lin olmuş, gelen rıbh-ı ticaret. lâkin, saadet odur: külle
ola saadet.
lâakal ekseriyete olsa medar-ı necat. nev-i beşere
rahmet nazil olan şu kur’ân, ancak kabul ediyor bir
tarz-ı medeniyet:
Umuma, ya eksere verirse bir saadet. Şimdiki tarz-ı
hâzır, heves serbest olmuştur, heva da hür olmuştur.
Hayvanî bir hürriyet.
Heves tahakküm eder. Heva da müstebittir. gayr-i
zarurî hacatı havaic-i zarurî hükmüne geçirmiştir. İzale
etti rahat.
Bedavette bir adam dört şeye muhtaç iken, medeniyet
yüz şeye muhtaç, fakir etmiştir. sa’y-i helâl, masrafa et-
memiştir kifayet.
onda hile, harama beşeri sevk etmiştir. Ahlâkın esa-
sını şu noktadan bozmuştur. Cemaate, hem nev’e, ver-
miştir servet, haşmet.
Ferd-i şahsı ahlâksız, hem fakir eylemiştir. Bunun şa-
hidi çoktur: kurun-i Ulâdaki mecmu-i vahşet ve cinayet,
hem gadir ve hem hıyanet,
ahlâk:
insanlık seciyesi, yaratılışta
insanlığın gereği olan güzel davra-
nışlar.
ahlâksız:
insanlık şerefine yakış-
mayan işler, davranışlar yapan.
bedavet:
göçebe devri.
beyne beyne:
iyi ve kötünün ara-
sında.
bîrahat:
rahatsız.
cemaat:
toplum.
cinayet:
kan dökme, büyük suç-
lar.
ekal:
azınlık.
ekser:
çoğunluk.
ekseriyet:
çoğunluk.
esas:
temel prensip.
fakir:
muhtaç, ihtiyaç sahibi.
ferd-i şahsı:
birey olarak insan.
gadir:
acımasızlık, zulüm.
gayr-i zarurî:
gereksiz.
hacat:
ihtiyaçlar.
haram:
hakkı olmayan şey, dinin
yasakladığı şeyler.
haşmet:
görkemlilik, ihtişam.
havaic-i zarurî:
yemek, içmek, gi-
yinmek gibi temel ihtiyaçlar.
hayvanî hürriyet:
hiçbir kural ta-
nımayan hayvanlara ait özgürlük.
heva:
nefsin gereksiz arzuları.
heves:
nefsin arzularına uygun iş-
ler.
hile:
aldatma, desise ve yalan.
hıyanet:
ihanet, kötülük etme.
ihtiyar:
kendi arzu ve isteği.
izale etme:
gidermek.
kayd-ı esaret:
esaret zinciri, köle-
lik bağı.
kifayet:
yetme, yetişme.
kurun
-i Ulâ: İlk Çağ.
küll:
bütün, genel, herkes.
lâakal:
en az.
lâkin :
ancak.
masraf:
gider.
mecmu
-i vahşet: vahşîlik, ku-
ral tanımazlıkların hepsi.
medar-ı necat:
kurtuluş sebe-
bi.
medeniyet:
şehirlilik, geliş-
mişlik.
medeniyet-i hâzıra:
bu gü-
nün medeniyeti.
meşakkat:
sıkıntı, zahmet.
muhtac-ı fakir:
şiddetle ihti-
yaç duyan.
müstebit:
baskıcı, zorba.
müthiş:
dehşetli, korkunç.
müzahref:
sahte yaldızlı süs.
nazil:
Allah katından gelen.
nev:
insanlık türü.
nev-i beşer:
insanlık.
rahmet:
her çeşit iyilik ve ih-
san.
rıbh-ı ticaret:
ticaretten gelen
kâr.
saadet:
refah, mutluluk, rahat.
sa’y-i helâl:
helâl kazanç.
serbest:
başıboş, hiçbir kayda
bağlı olmayan.
servet:
zenginlik.
sevk etme:
yönlendirme.
şahit:
delil, gören.
şekavet:
sıkıntıdan şikâyet.
tahakküm:
baskı, zorlama.
tarz-ı hâzır:
günümüzdeki du-
rum.
tarz-ı medeniyet:
uygarlık
şekli.
tiryak:
ilâç.
umum:
genel, herkes.
zalim :
zulmeden.
zehir:
öldürücü madde.
l
emaaT
| 298 |
iMan ve küfür Muvazeneleri
1...,288,289,290,291,292,293,294,295,296,297 299,300,301,302,303,304,305,306,307,308,...412
Powered by FlippingBook