Eski Saîd Dönemi Eserleri - page 641

Tembih
(1)
Bu
Lemaat
namındaki eserin, sair divanlar gibi bir
tarzda bir iki mevzu ile gitmediğinin sebebi: eski eserle-
rinden
Hakikat Çekirdekleri
namındaki, kısacık vecizele-
ri bir derece izah etmek için, hem nesir tarzında yazıl-
mış, hem de sair divanlar gibi hayalâta, mizansız hissiya-
ta girilmemiş olmasıdır. Baştan aşağıya mantık ile haka-
ik-ı kur’âniye ve imaniye olarak, yanında bulunan bira-
derzadesi gibi bazı talebelerine bir ders-i ilmîdir, belki bir
ders-i imanî ve kur’ânîdir. üstadımızın baştaki ifadesin-
de dediği gibi, biz de anlamışızdır ki, nazma ve şiire hiç
meyli ve onlarla iştigali de yoktur.
(2)
n
ô r
©° u
ûdG o
?É n
æ` r
ªs
? n
Y É n
e n
h
sır-
rının bir numunesini gösteriyor.
Bu eser birçok meşagil ve dârülhikmet’teki vazife için-
de, yirmi gün ramazanda, günde iki veya iki buçuk saat
çalışmak suretiyle manzum gibi yazılmıştır. Bu kadar kısa
zamanda ve manzum bir sahife on sahife kadar müşkül
olduğu cihetle, birden, dikkatsiz, tashihsiz böyle söylen-
miş, tabedilmiştir. Bizce risale-i nur hesabına bir harika-
dır. Hiçbir nazımlı divan bunun gibi tekellüfsüz, nesren
okunabilir görülmüyor. İnşaallah bu eser bir zaman risa-
le-i nur Şakirtlerine bir nevi mesnevî olacak. Hem bu
eser, kendisinden on sene sonra çıkan ve yirmi üç sene-
de tamamlanan risale-i nur’un mühim eczalarına bir işa-
ret-i gaybiye nev’inden müjdeli bir fihrist hükmündedir.
risale-i nur Şakirtlerinden
Sungur, Mehmed Feyzi, Hüsrev
hissiyat:
duygular.
hükmünde:
değerinde, yerinde.
ifade:
belirtme, anlatma.
imanî:
iman ile ilgili, imana dair.
inşaallah:
Allah’ın izni ve müsa-
adesi ile.
işaret-i gaybiye:
gizli işaret, gi-
zemli ifade.
iştigal:
meşgul olma, uğraşma.
izah:
açıklama.
lemaat:
parıltılar.
mantık:
düşünce ve muhakeme
doğruluğu; doğru fikir ve akla uy-
gun söz söyleme.
manzum:
nazım, şiir; düzenli, dizi-
li.
mesnevî:
her beyti kendi arasında
kafiyeli nazım şeklinde yazılan
Mevlâna’nın divanına izafeten ve-
rilen isim.
meşagil:
insanı uğraştıran işler.
mevzu:
konu.
meyil:
eğilim, yönelim.
mizansız:
ölçüsüz.
müellif:
eser telif eden, yazar.
mühim:
önemli.
müşkül:
zor, güç.
nam:
isim, ünvan.
nazım:
şiir.
nesir:
düz yazı.
nesren:
düz yazı şeklinde.
nevi:
tür, çeşit.
numune:
örnek.
sahife:
yazı yazılan kâğıt, sayfa.
sair:
diğer.
sır:
gizli olan asıl maksat, esas an-
lam.
akirt:
talebe, öğrenci.
tab:
yayınlama, basma.
tarz:
biçim, şekil.
tashih:
düzeltme.
tekellüfsüz:
zahmetsiz, külfetsiz.
tembih:
hatırlatma, uyarı.
vazife:
iş, görev.
vecize:
özlü sözler.
belki:
kesinlikle, bilâkis.
biraderzade:
kardeş çocuğu,
yeğen.
cihet:
yön, sebep.
dârülhikmet:
1918-1922 yılla-
rı arasında şeyhülislâmlığa
bağlı olarak faaliyet gösteren,
Bediüzzaman’ın da görev yap-
tığı İslâm akademisi hüviyetin-
de ilmî kuruluş.
derece:
mertebe.
ders-i ilmî:
ilim dersi.
ders-i imanî ve kur’ânî:
iman
ve Kur’ân dersi.
divan:
klasik Türk edebiyatı
şairlerin şiirlerinin toplandığı
kitap.
ecza:
bir bütünün küçük par-
çaları.
eser:
yazılmış ve basılmış ki-
tap.
fihrist:
bir kitabın içindekiler
dizini, kataloğu.
hakaik-ı kur’âniye ve imani-
ye:
Kur’ân ve iman hakikatleri.
Hakikat Çekirdekleri:
Eski Sa-
id Dönemi eserlerinden derle-
nen vecizelerden oluşan iki
küçük kitap.
harika:
mükemmel.
hayalât:
hayal ürünü olan
şeyler.
hesabına:
adına, namına.
Eski said dönEmi EsErlEri
| 641 |
l
emaaT
1.
Bu tembih Lemaat, Üstad tarafından Sözler eserinin sonuna derç edilirken konulmuştur.
2.
Biz ona şiir öğretmedik. (Yâsin Suresi: 69.)
1...,631,632,633,634,635,636,637,638,639,640 642,643,644,645,646,647,648,649,650,651,...790
Powered by FlippingBook