Eski Saîd Dönemi Eserleri - page 590

hurmet-i ribadır ve faizin bütün vesailini hayat-ı içtima-
iyeden ref etmektir. Hodgâm ellerde servetin inhisarına
vesile olan riba kapları bankaları seddir. evet, bu kaplar-
la servet ve temellük kalil adamlarda toplanır. Bu iki düs-
turla tevzi edilmezse, gasp edilecektir.
evet, hey’et-i içtimaiyedeki intizamın şartı, tabakat-ı
beşer birbirinden uzaklaşmamak, tabaka-i havas tabaka-i
avamdan, taife-i ağniya taife-i fukaradan ayrılmasın ki,
sıla-i rahim kopmasın. Hâlbuki, ribanın hayatı ve zekâtın
mevtiyle geniş bir mesafe açılmış, öyle bir uzaklık olmuş
ki, hayt-ı vasıl kopmuş.
tabaka-i süflâdan tabaka-i ulyaya karşı ihtiram, itaat,
tahabbüp yerine, yalnız ihtilâl sedası, haset sayhası, kin
enini, nefret velvelesi, intikam feryadı yükselip işitilir.
tabaka-i ulyadan tabaka-i süflâya merhamet, ihsan ve
taltife bedel, yalnız zulmün ateşi, tahakkümün saikası,
tahkirin ra’dı iniyor.
İşte bu hâlet-i ruhiyedendir ki, sebeb-i tevazu ve terah-
hum olan havastaki meziyet, tekebbür ve gurura sebep
olmuştur; şefkate, acımaya ve yardıma sebep olan fuka-
ra aczi, avamın fakrı, esaretlerine, sefaletlerine sebep ol-
muştur. eğer şahit istersen, âlem-i medenînin fesat ve
rezaletine bak; zaman çok şahitleri gösterecektir.
elhâsıl:
tabakatın musalâhası, birbirine yakınlaştırma-
sının çare-i yegânesi; erkân-ı İslâmiyet’ten olan zekâtı
hey’et-i içtimaiyenin tedvirine vâsi, âlî düstur ittihaz
acz:
güçsüzlük.
âlem-i medenî:
medenî toplum-
lar, medenî dünya.
âlî:
yüce, yüksek.
avam:
sıradan halk tabakası.
çare-i yegâne:
tek çare, çözüm.
düstur:
kanun, kaide.
elhâsıl:
sonuç olarak, özetle.
enin:
inilti, inleyiş.
erkân-ı islâmiyet:
İslâmiyetin
rüknü, şartı.
esaret:
esirlik; kölelik.
faiz:
ödünç verilen paraya karşılık
alınan kâr.
fakr:
fakirlik.
feryat:
haykırma, çığlık.
fesat:
bozuk, fenalık; karışıklık.
fukara:
fakirler.
gasp:
başkasının malını rızası ol-
madan zorla almak.
hâlet-i ruhiye:
insanın ruh hâli,
psikolojik durumu.
haset:
kıskançlık, kıskanma.
havas:
zengin halk tabakası.
hayat-ı içtimaiye:
sosyal hayat.
hayt-ı vasıl:
iki şeyi bir arada tu-
tan bağ.
hey’et-i içtimaiye:
sosyal şekil-
lenmeler, sosyal bünye.
hodgâm:
kendi keyfini düşünen.
hurmet-i riba:
faizin haramlığı.
ihsan:
bağışlama, ikram etme.
ihtilâl:
ayaklanma, bozgunculuk.
ihtiram:
hürmet, saygı gösterme.
inhisar:
bir şahsa, bir topluluğa ait
olma.
intikam:
öç alma.
intizam:
düzgünlük, tertipli olma.
itaat:
boyun eğme.
ittihaz etmek:
kabul etmek, say-
mak.
kalil:
az.
kin:
nefret.
merhamet:
acıma, şefkat.
mevt:
ölüm.
meziyet:
ayırıcı vasıf, üstünlük ve
değerlilik vasfı.
musalâha:
uzlaşma.
ra’d:
gök gürlemesi.
refetmek:
kaldırmak, gidermek.
rezalet:
rezillik, utanmazlık.
riba:
faiz.
saika:
sevk eden, yönlendiren.
sayha:
bağırma, nâra atma, hay-
kırma, çığlık.
sebeb-i tevazu:
alçak gönüllülük
sebebi.
set:
kapama, tıkama, engel olma.
seda:
ses.
sefalet:
sefillik, perişaniyet, düş-
künlük; yoksulluk.
servet:
varlık, mal, mülk.
sıla-i rahim:
anne-baba ve akra-
balarla olan ilgiyi, bağı devam et-
tirme.
şefkat:
acıma.
tabaka-i avam:
avam tabakası,
halktan ilmi irfanı kıt olanların ta-
bakası, halk.
tabaka-i havas:
yaşayışça üs-
tün ve zengin olan sosyal sınıf.
tabaka-i süflâ:
alt tabaka.
tabaka-i ulya:
üst tabaka.
tabakat:
tabakalar.
tabakat-ı beşer:
insan taba-
kaları; insanların ayrıldığı sınıf-
lar.
tahabbüp:
sevgi gösterme,
muhabbet etme.
tahakküm:
zorbalık etme,
zorla hükmetme, baskı.
tahkir:
hakaret etme, horla-
ma, aşağılama.
taife-i ağniya:
zenginler güru-
hu, topluluğu.
taife-i fukara:
toplumun fakir-
ler, yoksullar kısmı.
taltif:
iltifat etme, gönül okşa-
ma, iyilikle gönül alma.
tedvir:
çekip çevirme, idare
etme.
tekebbür:
kibirlenme, büyük-
lük taslama.
temellük:
sahiplenme, kendi-
ne mâl etme.
terahhum:
acıma, merhamet
etme, şefkatte bulunma.
tevzi:
dağıtma, paylaştırma.
velvele:
gürültü, patırtı, yay-
gara.
vesail:
vesileler, sebepler.
vesile:
bahane, sebep.
zekât:
İslâmın beş şartından
biri olan, mal ve paranın paklı-
ğını ve helâlliğini sağlamak
üzere, Allah için malın belli bir
kısmının her yıl fakirlere
verilmesi.
zulüm:
eziyet, cefa, işkence.
i
ŞaraT
| 590 |
Eski said dönEmi EsErlEri
1...,580,581,582,583,584,585,586,587,588,589 591,592,593,594,595,596,597,598,599,600,...790
Powered by FlippingBook