(1)
o
¿'
Gr
ôo
? r
dG o
¬o
?o
?o
N
. demek kur’ân’ın tazammun ettiği bütün
ahlâk-ı haseneye cami idi. İşte o zat-ı kerîmde, icma-ı
ümmetle, tevatür-i manevî-i kat’î ile sabittir ki, insanların
sîreten ve sureten en cemîli ve en halîmi ve en sâbiri ve
en şakiri ve en zahidi ve en mütevazıı ve en afîfi ve en
cevâdı ve en kerîmi ve en rahîmi ve en âdili, herkesten
ziyade mürüvvet, vakar, afüv, sıhhat-ı fehim, şefkat gibi
ne kadar secaya-i âliye varsa, en mükemmel bir fihriste-i
nuranîsidir.
Bunların içindeki nokta-i i’caz şudur ki: Ahlâk-ı hase-
ne çendan birbirine mübayin değil, fakat derece-i kemal-
de birbirine müzahemet eder. Biri galebe çalsa öteki za-
yıflaşır.
Meselâ, kemal-i hilim ile kemal-i şecaat, hem kemal-i
tevazu ile kemal-i şahamet, hem kemal-i adalet ile ke-
mal-i merhamet ve mürüvvet, hem tam iktisat ve itidal
ile tamam kerem ve sahavet, hem gayet vakar ile niha-
yet hayâ, hem gayet şefkat ile nihayet
(2)
$G? p
a ¢o
†r
¨o
Ñr
dn
G
,
hem gayet afüv ile nihayet izzet-i nefis; hem gayet tevek-
kül ile nihayet içtihat gibi mecami-i ahlâk-ı mütezahime,
birden derece-i âliyede, bir zatta içtimaı, müzayakasız in-
kişafları mu’cizelerin mu’cizesidir.
nebî-i Haşimînin (
AsM
) sima-i manevîsinin cemal ve
ulviyetine dair, kemal
(3)
hoş demiştir:
Sen ol mahbub-i âlemsin ki, zülf-i ebruvanındır,
nitak-ı kâbe-i ulya, revak-ı mescidi’l-Aksa.
haysiyeti.
kemal-i adalet:
adaletin en mü-
kemmeli.
kemal-i hilim:
yumuşak huylu-
lukta mükemmel oluş.
kemal-i merhamet:
mükemmel
ve kusursuz merhamet.
kemal-i şecaat:
kahramanlıkta en
mükemmel oluş.
kemal-i şehamet:
zekâ ve akıllı-
lıkla beraber olan cesaret ve yiğit-
likte mükemmellik.
kemal-i tevazu:
alçak gönüllülü-
ğün en mükemmeli.
kerem:
cömertlik, ihsan.
kerîm:
ihsan ve ikramı bol olan.
mahbub-i âlem:
âlemin, dünyanın
sevgilisi.
mecami-i ahlâk-ı mütezahime:
bir arada bulunması zor olan huy-
ların toplamı.
mu’cize:
olağanüstü.
mübayin:
uymayan, zıt.
mükemmel:
eksiksiz, tam.
mürüvvet:
güzel işler yapmaya
sevk eden güç.
mütevazı:
alçak gönüllü.
müzahemet etmek:
çekişmek.
müzayaka:
sıkıntı, darlık, zorluk.
nebî-i Haşimî:
Haşimî sülâlesin-
den olan peygamber.
nitak-ı kâbe-i ulya:
yüce Kâ-
be’nin kuşağı.
nokta-i i’caz:
mu’cize olan husus.
rahîm:
çok merhametli olan.
revak-ı mescidü’l-aksa:
mukad-
des mabedin kemeri.
sâbir:
sabreden, dayanan, taham-
mül eden, katlanan.
sahavet:
el açıklığı, cömertlik.
secaya-i âliye:
yüksek, yüce huy-
lar, yüksek seciyeler.
sıhhat-ı fehim:
anlayışın sağlamlı-
ğı, düşüncenin doğruluğu, gerçek-
liği.
sima-i manevî:
manevî kişilik.
sîret:
bir kimsenin manevî duru-
mu, hâli, tavrı, ahlâk ve karakteri.
sureten:
şekil, görünüş olarak.
şakir:
şükreden.
tazammun:
içine alma, içerme.
tevatür-i manevî-i kat’î:
bir top-
luluğa ait olayın o topluluğa dâhil
birisi tarafından nakledilmesi ve
bu naklin topluluğun diğer fertleri
tarafından yalanlanmamış olması,
söyleyenin doğruluğunun, diğerle-
rinin susması şeklinde tasdik edil-
miş olması, şüphe ve tereddüde
mahal bırakmayacak derecede
kesin olması.
tevekkül:
işi Allah’ a bırakıp kade-
re razı olma.
ulviyet:
yücelik, yükseklik.
vakar:
onuru haysiyet ve şeref.
zahit:
ibadetle çok meşgul olan.
zat-ı kerîm:
kerem sahibi kişi.
zülf-i ebruvan:
sevilen kaşlar.
âdil:
adaletli.
afif:
namuslu, iffetli.
afüv:
affeden, merhametli.
ahlâk-ı hasene:
güzel ahlâk,
güzel huy.
buğz:
kin, nefret, husumet.
cami:
kapsamlı.
cemal:
güzellik.
cemîl:
güzellik sahibi.
cevâd:
çok cömert, eli açık.
çendan:
gerçi.
derece-i âliye:
yüksek derece.
derece-i kemal:
yücelik ve
mükemmellik derecesi, mü-
kemmelliği derecesi.
fihriste-i nuranî:
nurlu, ışıklı,
parlak, münevver listeler.
galebe çalma:
yenme, üstün
gelme.
halîm:
yumuşak huylu.
hayâ:
edep, namus ve ahlâk.
icma-ı ümmet:
‹slâm âlimle-
rinin bir mesele hakkında veri-
len hükümde birleşmeleri.
içtihat:
‹slâm âlimlerinin
Kur’ân ve hadisten dinin ferî
meseleleri hakkında hüküm
çıkarmaları.
içtima:
toplanma.
iktisat:
orta yolda olma.
inkişaf:
gelişme; ortaya çıkma
itidal:
aşırı olmama, ölçülülük.
izzet-i nefis:
insanın vakar ve
Eski said dönEmi EsErlEri
| 557 |
Ş
uaaT
-
ı
m
arifeTü
’
n
-n
eBî
1.
Onun ahlâkı Kur’ândı. (Sahih-iMüslim, Fezail: 43; Salatü’l-Müsafirin: 139; EbuDavud, Tetavvu:
26; Neseî, Tetavvu: 2; Müsned, 6/54, 91, 163, 188, 216.)
2.
Allah için buğzetmek.
3.
Hürriyet ve vatan şairi Namık Kemal’dir.