Emirdağ Lâhikası - page 818

bulunur. Bu kadar hadsiz bir derecede kesretli bir şeyde
medar-ı mes’uliyet adliyeler gösterememesi iki şeyden
hâli değil:
Ya kat’iyen bir inayet ve hıfz-ı İlâhiyedir ki, bu cihette
merhametini, rahimiyetini nur talebeleri, kur’ân hiz-
metkârları hakkında gösteriyor ki, bize temas eden bü-
tün adliyeleri böyle harika bir adalete ve hiçbir cihette
haksızlık yapmamaya ve böyle aleyhimizde binler esbap
varken o hakikat-i kudsiye-i kur’âniyenin bir hizmetine
yardım etmişler. Biz de bütün ruhucanımızla onlara te-
şekkür ederiz.
eski zaman adliyelerinin önünde padişahlar, fukara-
larla diz çöküp muhakeme olması ve Hazret-i ömer (
rA
)
adaleti zamanında adî bir Hristiyanla, Hazret-i Ali (
rA
)
adî bir Yahudî ile muhakeme olması ile gösterilen, adli-
yedeki haktan başka hiçbir şeye âlet olmadığını gösteren
adliyelik adaletinin bu sırr-ı azîmine bizimle alâkadar
olan bu adliyeler –bize temas eden cihette– mazhar ol-
muşlar. onun içindir ki, sekiz senedir bu kadar işkence-
ler, hapisler, tazyikatlar gördüğüm hâlde, hiçbir adliye
adamlarına, bu sırr-ı azîme binaen, değil küsmek ve bed-
dua, bilâkis kalben bir minnettarlık, bir nevi teşekkür, bir
tebrik var.
SaidNursî
ì®í
adalet:
her hak sahibine hakkının
tam ve eksiksiz verilmesi, düzenli
ve dengeli oluş.
adî:
sıradan, basit.
adliye:
mahkeme, yargılama işle-
| 818 | Emirdağ Lâhikası – ıı
riyle uğraşan daire.
alâkadar:
ilgili, ilişkili, müna-
sebetli, bağlı.
beddua:
bir kimsenin kötü ol-
ması için dua, kötü dua.
bilâkis:
aksine, tersine.
binaen:
-den dolayı, bu se-
bepten.
cihet:
yön.
esbap:
sebepler, vasıtalar.
fukara:
fakirler, yoksullar.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
hakikat-i kudsiye:
kudsî,
yüce hakikat.
harika:
olağanüstü.
hıfz-ı ilahiye:
Allah’ın koru-
ması.
hizmet:
görev, vazife.
hizmetkâr:
hizmet yapan
kimse, hizmetçi.
inayet:
yardım, ihsan, lütuf.
kalben:
kalp ile, kalpten.
kat’iyen:
hiç bir zaman, asla.
kesretli:
çokluğu olan, çok
fazla.
mazhar:
nail olma, şeref-
lenme.
medar-ı mes’uliyet:
sorumlu-
luk sebebi.
merhamet:
acımak, şefkat
göstermek, korumak, esirge-
mek.
minnettar:
bir iyiliğe karşı te-
şekkür duygusu içinde olan.
muhakeme:
yargılanma, yar-
gılama.
nevi:
çeşit.
Nur:
Risale-i Nur eserleri.
rahîmiyet:
merhamet edicilik.
ruhucan:
ruh ve can.
sırr-ı azîm:
büyük sır.
talebe:
öğrenci.
tazyikat:
tazyikler, baskılar,
zorlamalar.
1...,808,809,810,811,812,813,814,815,816,817 819,820,821,822,823,824,825,826,827,828,...1032
Powered by FlippingBook