yaparak üstadımızı demokrat partiden soğutmak için
var kuvvetleriyle çalıştıklarına kat’î kanaatimiz gelmiş.
sizin gibi “dinin icaplarını yerine getireceğiz; din bu
memleket için hiçbir tehlike teşkil etmez” diyen bir Baş-
vekilden vatan, millet, İslâmiyet adına, partimize maddî
ve manevî büyük yardımları dokunan bu mübarek üsta-
dımızın kitaplarının ve kendisinin tamamen serbest bıra-
kılarak bir daha rahatsız edilmemesinin teminini saygı ve
hürmetlerimizle rica ediyoruz.
DemokratlarazalarındanNurTalebeleri
Mustafa,Nuri,Nuri,Hamza,Süleyman,Hasan,Seyda,Receb,İbrahim,Faruk,Muzaffer,Tahir,Sadık,Mehmed
ì®í
Œ
3 4 9
œ
dEmOkraTLara BÜYÜk Bir hakikaTi ihTar
Şimdi kur’ân, İslâmiyet ve bu vatan zararına üç cere-
yan var:
B
iriNCisi
:
komünist dinsizlik cereyanı. Bu cereyan yüz-
de otuz-kırk adama zarar verebilir.
i
kiNCisi
:
eskiden beri müstemlekâtların türklerle alâ-
kalarını kesmek için, türkiye dairesinde dinsizliği neşret-
mek için, ifsat komitesi namında bir komite. Bu da yüz-
de on-yirmi adamı bozabilir.
alâka:
ilgi, ilişki, yakınlık.
aza:
üye.
başvekil:
başbakan.
cereyan:
akım, fikir, sanat veya
siyaset hareketi.
hakikat:
gerçek, doğru.
hürmet:
riayet, ihtiram, saygı.
icap:
emir, buyruk.
ifsat:
fesada uğratma, bozma, dü-
zensizlik meydana getirme.
| 814 | Emirdağ Lâhikası – ıı
ihtar:
dikkat çekme, hatır-
latma, uyarı.
kanaat:
inanma.
kat’î:
kesin, şüpheye ve tered-
düde mahal bırakmayan.
komite:
kötü bir maksat için
toplanmış topluluk, cemiyet.
komünist:
bütün malların or-
taklaşa kullanıldığı ve özel
mülkiyetin olmadığı iddiasında
bulunan düzen in mensubu
olan kimse.
maddî:
madde ile alâkalı.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
müstemlekât:
müstemleke-
ler, sömürgeler.
nam:
ad, isim.
neşir:
yayım, yayın.
Nur:
Risale-i Nur, Risale-i Nur
hizmeti.
parti:
siyasî kuruluş.
talebe:
öğrenci.
temin:
sağlama.
teşkil:
oluşturma, şekillen-
dirme.
Üstad:
Bediüzzaman Said
Nursî.