Œ
3 3 1
œ
Mahkememizin tehiriyle işlerin Ankara Mahkemesine
havale edilmesinde çok hayır var. Şimdi hem Isparta
Mahkemesi, hem Van’da Molla Hamid’in ve diyarba-
kır’da Mehmet kaya’nın kitaplarının iâdesi ve Afyon,
hepsi Ankara’ya bakıyor. Ankara’da olacak hayırlı bir
netice ile inşaallah her tarafta birden işlerimiz halledilmiş
olacak, hem böyle bir vakitte nurlardaki hakaik-ı imanî-
ye, hususan Ankara’da nazarların çevrilmesi lâzımmıfl.
İnflaallah bu meselemizin oraya gönderilmesi mühim bir
intibâha vesile olacak.
Kardeşiniz
Zübeyir
ì®í
Œ
3 3 2
œ
ÜsTadıN ZiYarETÇiLErE dair Bir mEkTUBU
Umum dostlarıma, hususan ziyaretçilere dair bir özrü-
mü beyan etmeye mecbur oldum:
ekser hayatım inzivada geçtiği gibi, otuz kırk senedir
tarassut ve taarruza mâruz kaldığımdan, zaruretsiz soh-
bet etmekten çekinip tevahhuş ediyorum. Hem eskiden
beri maddî ve manevî hediyeler bana ağır geliyordu.
Hem şimdi ziyaretçiler, dostlar çoğalmış, hem manevî
mukabele lâzım gelmiş. Şimdi maddî bir lokma hediye
beni hasta ettiği gibi, manevî bir hediye olan ziyaret et-
mek, görüşmek, hususan başka yerlerden musafaha için
beyan:
anlatma, açıklama.
dair:
alakalı, ilgili.
ekser:
pek çok.
hakaik-ı imaniye:
imana ait ha-
kikatler, imanî gerçekler.
havale:
ısmarlama, bırakma.
hususan:
bilhassa, özellikle.
| 782 | Emirdağ Lâhikası – ıı
iade:
geri verme.
inşaallah:
Allah izin verirse.
intibah:
uyanış.
inziva:
bir köşeye çekilme, tek
başına yaşama, dünya işlerin-
den vaz geçme, dünyadan el-
etek çekme.
maddî:
madde ile alâkalı.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
maruz:
uğramak, etkilenmek.
mesele:
konu.
mukabele:
karşılık.
musafaha:
selam vermek ve
sevgisini göstermek üzere bir-
birine el uzatma.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
nazar:
bakış, dikkat.
özür:
kusur, eksiklik.
taarruz:
saldırma, sataşma,
ilişme.
tarassut:
gözetme, göz altında
tutma.
tehir:
erteleme, sonraya bı-
rakma.
tevahhuş:
ürkme, çekinme.
umum:
bütün.
vesile:
bahane, sebep.
zaruret:
zorunluluk, mecburi-
yet.