aydan beri teslim edilmemesiyle denizli ve Ankara Ağır
Ceza Mahkemeleri beş ayda beraat ve iadesine karar
verdikleri hâlde Afyon Mahkemesi beş sene teslimi tehir
etmesiyle ve diyarbakır havalisine, Vilâyat-ı Şarkiyeye
iman, din ve asayiş noktasında yüz vaiz kadar menfaati
bulunan bir zatın kendi parasıyla aldığı hususî nur nüs-
halarını –haklarında beş mahkemenin beraat kararı ol-
masına rağmen– müsadere edip vatana, millete faydalı
hizmetine mâni olmasıyla o sadaka-i makbule hükmünde-
ki vesile-i def-i belâ bu suretle gizlendiğinden, bir buçuk
milyar lira zarara vesile olan bu belâ fırsat buldu, geldi
denilebilir.
eğer beş mahkemenin ve İstanbul’un verdiği beraat
neticesiyle o
GençlikRehberi
intişar etseydi, onun der-
siyle intibaha gelen ve gelecek olan Müslüman gençler,
elbette başkalarının veyahut ihtilâlcilerin ifsadına mey-
dan vermeyerek bir buçuk milyar lira zarardan bu mille-
ti kurtarmaya sa’y ve gayret edecek idiler. Bir buçuk mil-
yar liralık bu lekenin zuhuruna meydan vermeyecektiler.
evet, üstadımız eski Harb-i Umumîde rusya’daki esa-
retinde anlamış ki, manevî tahribatla gençleri ifsad eden
tehlike memleketimize de gelecek diye telâş edip bütün
kuvvetiyle o vakitten beri tahribat-ı maneviyeye bir siper
olmak için
GençlikRehberi
gibi çok eserler yazdı.
kur’ân-ı Hakîm’in derslerini neşretti. lillâhilhamd, pek
çok gençleri kurtarmaya vesile oldu. Şimdi ehl-i siyaset
madem müsalemet-i umumiyeyi ve ittihad-ı milleti isti-
yor; çabuk, pakistan’ın dahi ehemmiyetle nazara alıp
asayiş:
emniyet, kanun ve nizam
hakimiyetin sağlanması.
belâ:
musibet, sıkıntı.
beraat:
serbest kalma, suçsuz bu-
lunma, aklanma.
ehemmiyet:
önem, değer, kıymet.
ehl-i siyaset:
ülkenin idaresiyle
meşgul olanlar, siyaset adamları,
politikacılar.
esaret:
esirlik, harp esirliği, tutsak-
lık.
harb-i Umumî:
genel harp,
umumî savaş; 1914-1918 yılları
arasında cereyan eden Birinci
Dünya Savaşı.
havali:
bölge, etraf, çevre, civar.
hizmet:
görev, vazife.
hususî:
özel.
iade:
geri verme.
ifsat:
fesada uğratma, bozma, ka-
rışıklık çıkarma.
| 772 | Emirdağ Lâhikası – ıı
ihtilâl:
mevcut idareyi veya
rejimi zor kullanarak değiş-
tirme.
iman:
inanç, itikat.
intibah:
uyanış.
intişar:
yayınlanma, neşrolma.
kur’ân-ı hakîm:
her ayet ve
suresinde sayısız hikmet ve
faydalar bulunan Kur’ân.
lillâhilhamd:
Allah’a hamdol-
sun ki!.
madem:
değil mi ki.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
mâni:
engel, mania, set.
menfaat:
fayda.
müsadere:
toplatma, elden
alma.
müsalemet-i umumîye:
ge-
nel barış.
nazar:
bakış, dikkat.
neşir:
yayım, yayın.
sadaka-i makbule:
Allah ta-
rafından hoş karşılanmış, ka-
bul edilmiş sadaka.
sa’y:
iş, çalışma, çabalama.
siper:
koruyucu engel, kalkan.
tahribat:
tahripler, yıkıp boz-
malar.
tahribat-ı maneviye:
manevî
tahribat, yıkımlar.
tehir:
erteleme, sonraya bı-
rakma.
vaiz:
vaaz eden, ibadet yerle-
rinde dinin emir ve yasaklarını
anlatarak nasihat eden din gö-
revlisi.
vesile:
bahane, sebep.
vesile-i def-i belâ:
belayı, mu-
sibeti defetmeye vesile olan.
vilâyat-ı şarkiye:
şark vilayet-
leri, doğu illeri.
zat:
şahsiyet.
zuhur:
açıklık, görünme.