Emirdağ Lâhikası - page 773

ve
Essıddık
mecmuasında neşrettiği risalenin intişarına
müsaade etsin.
ì®í
Œ
3 2 7
œ
(1)
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
kur’ân-ı Hakîm’in bir kanun-i esasîsi olan
(2)
…'
ôr
No
G n
Qr
Rp
h l
In
Qp
RGn
h o
Qp
õn
J n
’n
h
sırrıyla, “
Birisininhatasıyla
başkası,hattakardeşideolsames’ulolamaz.
” Şimdi yüz
otuz risalede birtek risalenin yüz sayfasında bir sayfa
muannit insafsızların nazarında hata bile olsa, o yüz bin
sayfa olan yüz otuz kitabı mes’ul edecek dünyada bir ka-
nun var mı? Hâlbuki bu otuz sene zarfında beş mahke-
me aynı kitaplara beraat vermişler. Hem Malatya mese-
lesi münasebetiyle yirmi mahkeme de alâkadar olmuştu-
lar. o yirmi mahkeme “Bir suç bulamıyoruz” dedikleri
hâlde ve 600 bin nüshası dâhilde ve hariçte intişar ettiği
hâlde hiç kimseye zarar vermemesi ve Avrupa’da en
yüksek mektep içinde nur’un dershanesi diye ayırdıkları
yerde Hristiyanlar dahi onları okuması ve âlem-i İs-
lâm’da gayet takdirle intişar etmesi, hatta pakistan’da çı-
kan
Essıddık
mecmuasının risale-i nur’un bir risalesini
neşredip diyanet riyasetine göndermesi ve bu kadar in-
tişarıyla beraber hiçbir âlim ona itiraz etmemesi gibi ha-
kikatler gösteriyor ki, elbette diyanet dairesi nurları hi-
maye etmek hakikî bir vazifesidir.
Emirdağ Lâhikası – ıı | 773 |
müsaade:
izin.
nüsha:
kitap.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
riyaset:
reislik, başkanlık.
takdir:
kıymet verme, beğenme.
vazife:
görev.
zarfında:
süresince.
alâkadar:
ilgili, ilişkili, müna-
sebetli, bağlı.
âlem-i islâm:
İslâm âlemi, İs-
lâm dünyası.
âlim:
ilim ile uğraşan, ilim
adamı.
beraat:
serbest kalma, suçsuz
bulunma, aklanma.
dâhil:
içeri, iç.
diyanet:
Din işleri ile ilgilenen
kuruluş, teşkilat.
gayet:
son derece.
hakikî:
gerçek.
hariç:
dışarıda.
himaye:
koruma, muhafaza
etme.
intişar:
yayınlanma, neşrolma.
itiraz:
direnme, karşı koyma.
kanun-i esasî:
ana prensipler,
anayasa.
kur’ân-ı hakîm:
her ayet ve
suresinde sayısız hikmet ve
faydalar bulunan Kur’ân.
mecmua:
dergi.
mektep:
okul.
mesele:
çözülmesi istenilen
şey, problem.
mes’ul:
sorumlu, yükümlü.
muannit:
inatçı, ayak direyen.
münasebet:
vesile, alâka, bağ.
1.
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. (En’am Suresi: 164; İsra Suresi: 15; Fatır
Suresi: 18; Zümer Suresi: 7.)
1...,763,764,765,766,767,768,769,770,771,772 774,775,776,777,778,779,780,781,782,783,...1032
Powered by FlippingBook