Emirdağ Lâhikası - page 52

muhafaza için kimseye izhar-ı hacet etmeyen ve minnet
altına girmeyen ve sadaka ve zekât ve maaş ve hediye-
leri kabul etmeyen bir adam, elbette iaşeden ziyade ada-
let içinde hürriyete muhtaçtır. evet, emsalsiz bir tazyik
altındayım. Bir iki cüz’î numunesini beyan ediyorum:
Birisi:
Mahkemece, risale-i nur’un ilmî bir müdafa-
anamesi ve Ankara’nın yedi makamatına ve reis-i Cum-
hura müdafaatımla beraber gönderilen ve neticede An-
kara ehl-i Vukufunun takdiriyle beraatimize bir sebep
olan ve hapis arkadaşlarımın bana bir yadigâr ve hatıra
olmak üzere güzel yazılarıyla birkaç nüshası yazılan ve
elimde bulunan ve denizli zabıtası görüp ilişmeyen ve
Afyon polishanesinde bir gece ve buranın zabıtasında da
açık olarak bir gece kalan
MeyveRisalesi
ile
Müd
a
faan
a
-
me
’yi, hergün endişeler içinde, bunları da elimden alma-
sınlar diye saklıyordum. Belki beni taharri edecekler te-
lâşı ile, bu gurbette tanımadığım adamlara “Bunları sak-
la” diyemediğimden, çok üzülüyordum.
İkincisi:
denizli Mahkemesi hiç ilişmediği ve eskişe-
hir Mahkemesi yalnız birtek kelimesine ilişip, birtek harf-
le cevabını alan
İhtiyarlarRisalesi’
ni, İstanbullu bir adam,
burada, bir adamdan alıp İstanbul’a götürmüş. Her nasıl-
sa aleyhimdeki bir dinsizin eline geçmiş. Habbeyi on
kubbe yaparak, vilâyet zabıtasını şaşırtıp, ‘kiminle gö-
rüşüyor, yanına kimler gidiyor?’ diye beni sıkmaya baş-
ladılar.”
adalet:
her hak sahibine hakkının
tam ve eksiksiz verilmesi, hakka-
niyet, âdillik.
aleyh:
karşı, karşıt.
beraat:
serbest kalma, suçsuz bu-
lunma, aklanma.
beyan:
anlatma, açıklama.
cüz’î:
küçük, az.
Ehl-i Vukuf:
bir mesele hakkında
| 52 | Emirdağ Lâhikası – ı
bilgi ve yetki sahibi olanlar.
emsalsiz:
benzersiz.
gurbet:
yabancı memleket,
doğup büyünülen yer dışında
kalan yerler.
habbe:
tane.
iaşe:
geçindirme, besleme, ya-
şatma.
izhar-ı hacet:
ihtiyacı, oldu-
ğunu bildirme, ihtiyacını söy-
leme.
kubbe:
yarım küre veya küm-
betimsi yapılan bina damı.
makamat:
makamlar.
minnet:
bir iyilik karşısında
kendini manevî olarak borçlu
hissetme, yük altında kalma.
müdafaaname:
müdafaa
metni, savunma mektubu, sa-
vunma dilekçesi.
müdafaat:
müdafaalar, savun-
malar.
muhafaza:
koruma.
muhtaç:
gerektirmek.
numune:
örnek.
nüsha:
suret.
polishane:
karakol.
reisicumhur:
halkın reisi,
cumhurbaşkanı.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
sadaka:
Allah rızası için ihtiyaç
sahibi fakirlere yapılan yardım.
taharri:
arama, araştırma.
takdir:
değerlendirme.
tazyik:
zorlama, baskı, sıkıntı
verme.
vilayet:
il.
yadigâr:
yakın bir dosttan ge-
len armağan.
zabıta:
şehir güvenliğini sağ-
lamakla vazifeli bulunan idare,
polis.
ziyade:
çok, fazla.
1...,42,43,44,45,46,47,48,49,50,51 53,54,55,56,57,58,59,60,61,62,...1032
Powered by FlippingBook