W
(1)
o
Ú/
©n
àr
°ùn
f /
¬p
Hn
h
Medine-i Münevvere’de bulunan mühim bir
âlim Bediüzzaman Hazretlerinin Tarihçe-i
Hayatı için yazdığı bir Ön Sözdür.
Büyük İkbâl’e ait olan “ön söz”de demiştim ki: “Bü-
yüklerin tarih-i hayatları okunurken, ulvî menkıbeler söy-
lenip, aziz hatıraları anılırken, insan başka bir âleme gir-
diğini hissediyor. gönlünü, ter temiz sevgi hislerinin ulvî
ateşi yakıyor ve İlâhî feyzi sarıyor. tarih öyle büyük in-
sanlar kaydeder ki, birçok büyükler, onlara nispetle kü-
çük kalır.”
“Tarihe şerefler veren erler anılırken,
Yükselmede ruh, en geniş âlemlere yerden.
Bin rayihanın feyzi sarar ruhu derinden,
Geçmiş gibi cennetteki gül bahçelerinden.”
Bu derin hakikati, “ön söz”ü yazarken bütün azamet
ve ihtişamıyla idrak etmiş bulunuyorum. zira, aziz ve
muhterem okuyucularımıza en derin bir ihlâs ve sa-
mimiyetle takdim ettiğimiz bu eser, hemen bir asra
yaklaşan uzun ve bereketli ömrünün her safhası binlerle
harikaya sahne olan gönüller fatihi büyük üstad Bediüz-
zaman said nursî’ye, onun yüz otuz parçadan ibaret olan
risale-i nur külliyatına ve ahlâk ve faziletleri, ihlâs ve sa-
mimiyetleri, iman ve irfanları ile hayatın her safhasında
AsA-yı MûsA | 419 |
t
aRiHçe
-
i
H
aYat
ö
n
s
özü
Hakka dair.
iman:
inanma, itikat.
irfan:
bilme, biliş, anlayış, vukuf.
Külliyat:
bir yazarın basılmış eser-
lerinin tamamı.
Medine-i Münevvere:
Nurlu Me-
dine şehri.
menkıbe:
dinî ve tarihî şahsiyetle-
rin hayat hikâyeleri.
muhterem:
saygı değer, hürmete
layık, saygın.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
nispet:
oran, değer.
rayiha:
hoş koku.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
ruh:
dirilik kaynağı, hayatın temeli
ve sebebi olan manevî varlık.
safha:
devre, merhale.
samimiyet:
içten ve kalpten olan
sevgi ve bağlılık.
şeref:
onur, haysiyet.
takdim:
arz etme, sunma.
Tarih:
devir, zaman.
Tarihçe-i Hayat:
bir kimsenin ha-
yatını anlatan kitap; biyografi.
tarih-i hayat:
hayat boyu, hayat
süresi.
ulvî:
yüksek, yüce.
üstat:
bir ilim ve sanatta üstün
olan kimse, öğretmen.
ahlâk:
huylar, tabiatlar.
âlem:
dünya, cihan.
âlim:
ilim ile uğraşan, ilim ada-
mı.
asr:
yüzyıl, asır.
azamet:
büyüklük, ululuk, yü-
celik.
aziz:
muhterem, saygın.
eser:
bir kimsenin meydana
getirdiği, ortaya koyduğu
mahsul.
fatih:
fetheden, açan.
fazilet:
değer, meziyet, iman
ve irfan itibariyle olan yüksek
derece.
feyzi:
bolluk ve berekete ait.
Hazret:
saygı, ululama, yücelt-
me, övme maksadıyla kullanı-
lan tabir.
ibaret:
meydana gelen, olu-
şan, müteşekkil.
idrak:
akıl erdirme, anlama,
kavrama kabiliyeti.
ihlâs:
bir işi, bir ameli, başka
bir karşılık beklemeksizin, sırf
Allah rızası için yapma.
ihtişam:
muhteşemlik, şanlı
görünüş, büyük gösteriş.
İkbâl:
arzu, istek.
İlâhî:
Allah’la ilgili, Cenab-ı
1.
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
Ve Sadece ondan yardım dileriz.