Nur Postacılar için zaman mekân, mefhumu yoktur...
Bu yolda yürüyen nûrun kara sevdalılarının kafasında, yılmak yorulmak gibi bir terim yoktur… Çünkü Onlar, nûra müştâk oldukları için, nurlara ihtiyacı olan gönüllere ulaştırmak gayretiyle, meşru dairede her yolu denemektedirler... Şöyle geriye dönüp, geçmişin izine bakınca, yapılan bu hizmetlerde öyle fedakârlıklar görünmektedir ki, her şeyden mahrum olan o insanların bu kadar muazzam hizmetleri nasıl gerçekleştirdiklerini anlamakta zorlanmaktayız...
Öyle anlar olmuş ki, çoğu zaman, sırtlarında kitap yüklü heybe ile kilometrelerce yayan yürüyerek, bu kitaplar, ihtiyaç sahiplerine zamanında eksiksiz ulaştırılmış... Bu hizmet uğruna, Bazen at sırtında, bazen de, içi hayvan dolu, kamyon römorkların da, gece demeden, gündüz demeden nurlar, muhtaç gönüllere ulaştırılıyordu... Şimdi devir değişti, şartlar değişti...
Nurlara ulaşmak, nurları ihtiyaç sahibi olan gönüllere ulaştırmak, daha kolaylaştı. Çağın nimetlerinden faydalanarak, bir telefon ediyorsun, bir gün sonra, nurlar kapında... Aç oku doyasıya istifade et... İşte size, yeni bir hizmet tarzı, ayağınıza kadar gelen seyyar kütüphane... Günümüzde bir misal Kastamonu’nun fedakârı İbrâhim Vapur, her türlü vasıtayı kullanarak Risale-i Nurları tanıtan bir hizmet erbabı. Parolasını, “hizmette sınır ve sinir yoktur” olarak belirleyen bu emektar ağabey, minibüsünü seyyar bir kitabevine dönüştürerek şehrin her yerini dolaşıp kitapları okurlarına ulaştırmaktadır. Rabbim bu güzide hizmetlerinde muvaffak etsin.
Atalet zindanlarında uyuşmuş bizlere inşallah bir ders ve teşvik olur. İman ve Kur’an hizmetlerinde rıza-i İlahi dairesinde çalışan herkese son nefese kadar ihlas, sıdk, sebat ve sadakatle muvaffakiyetler ihsan etsin…