Bu aralar, yazarlarımızdan Sebahattin Yaşar ve Yasemin Yaşar’ın ‘Mutlu Aile Modeli’ adlı kitabını okumaktayım. ‘Aile’ üzerine çok mühim tesbitlerin bulunduğu bu kitaptan dikkatimi çeken kısımları yorumlayarak bu yazımda sizlerle paylaşacağım.
Kitabın giriş bölümü, şu cümleyle başlıyor: “Geç kalmamak için...”
İnsan neden geç kalır? İhmal etmekten. Hayattaki sıkıntılarımızın sebebi genellikle ihmalden kaynaklanmaktadır. Geleceğin en temel meselelerinden evlilik de, ihmal edilmemesi gereken bir konudur. Ne yazık ki günümüzde yapılan bazı evlilikler huzur getireceğine, daha da huzursuzluk getiriyor. Bunun sebebi ise, aile kavramının yanlış anlaşılmasındandır.
Evlilik, aile kurmada sadece bir başlangıçtır. Sağlam temeller üzerine kurulmayan evlilikler, elbette sağlam bir aile meydana getirmeyecektir.
İşte “Mutlu Aile Modeli” kitabı da, ailenin nasıl kurulması gerektiğini, sağlam bir ailenin temellerinin nasıl olması gerektiğini önemli tesbitler ile anlatıyor. Aynı zamanda kurulmuş bir aile binasının çatlaklarını düzeltmek, binayı onarmak, tuğlaları baştan sona kadar gözden geçirmek ve yapılandırmak için okunması ve uygulanması gereken bir kitaptır ‘Mutlu Aile Modeli’.
Kitabın hazırlanış sürecinde yazarlarımız, aile problemlerinin çözümlenmesine yönelik seminerlere katılmış, yapılan çalışmaları araştırmış, kaynakları taramış, birçok aile ile görüşmüş ve onlara çözüm yolları önererek çok olumlu geri dönüşler almışlar.
Kitabın muhtevasına gelirsek, birinci bölümünde aile kavramı üzerinde durulmuş. Ailenin önemine vurgular yapılmış. Çünkü ailenin düzgün olması, toplumun düzgün olmasını netice vermektedir. Bu bölümdeki şu cümleler ise, aile kurulmasından önceki süreç için önemli vurgular yapılmaktadır: “Aile gibi önemli bir birlikteliğe adım atmadan önce ciddiyet ve planlama çok önemlidir. Her şeyin mükemmel bir şekilde gerçekleşmesi, mükemmel bir planla olur. Herhangi bir iş plan safhasında iken ciddiyetle ele alınmazsa ve sağlam bir temel üzerine inşa edilmezse, daha sonraki dönemlerde birçok problem ile karşılaşılabilir. Heves, zevk, ihtiras, kıskançlık üzerine bina edilen hedefsiz bir yuva, istikbal vaat etmeyecektir.”
Evliliği çark sistemi olarak düşünebiliriz. Bu çark sisteminde birbirine bağlı iki çark mevcuttur. Birinci çark erkek çarkıdır ve dişlileri himaye ve hürmetten oluşur. İkinci çark ise kadın çarkıdır ve bu çarkın dişlileri ise şefkat ve sadâkatten oluşur. Çarkların dişlilerinden birinin en ufak bir bozulmasında, çark sistemi arıza yapabilir. Çark sisteminin doğru işlemesinde iki tarafa da önemli görevler düşmektedir.
Kitapta, ailedeki anne faktörü üzerine çok güzel bir benzetme yapılmış: “İçişleri Bakanı.” Çünkü anne, ev içi işleyiş için belirleyici aktördür.
Anne, toplum için de çok mühim bir unsurdur.
Bunun hakkında, kitaptaki bir tesbiti paylaşalım:
“Kadını eğitilmemiş toplumların güvenli yarınlara adım atabilmelerine imkân yoktur. Çünkü geleceğin babalarını da eğiten yine annelerdir.”
Mutluluk nedir?
Yazarlarımız şöyle anlatıyor:
“Mutlulukla ilgili bir soru sorulduğu durumda, epeyce terlemiştim. Alnımda oluşan teri işaret parmağımla sildim ve “İşte mutluluk denen şey budur” dedim.
“Peşinde olduğumuz şeyle ilgili yorulmadan, emek sarf etmeden, çaba içerisinde olmadan, sabretmeden, azmetmeden... Maddî gücümüze manevî güç katmadan, duâlar etmeden, duâlar almadan... Ağlamadan, ter dökmeden, geceyi gündüze katmadan ulaşmamız, mümkün değildir.”
“Kazanım sürecinde ter dökmediğimiz şey, hayatımıza çok şey katmayacaktır. Yani başka bir ifade ile “Dâvâsına hayatını verene, dâvâsı hayat verecektir.”