Gülistan sahibi Şeyh Sadi-i Şirazi naklediyor.
Der: “Ben bir ehl-i kalbi, tekkede seyrü sülûk ile meşgul iken görmüştüm. Birkaç gün sonra onu talebeler içinde, medresede gördüm. “Ne için o feyizli tekkeyi terk edip, bu medreseye geldin?” dedim.
O da dedi ki: “Orada, yalnız herkes kendi nefsini -eğer muvaffak olursa- kurtarabilir. Burada ise, bu âlihimmet şahıslar, kendileriyle beraber çoklarını kurtarmaya çalışıyorlar. Ulüvv-ü cenap, ulüvv-ü himmet bunlardadır. Fazilet ve himmet bunlardadır. Onun için buraya geldim.”
(Yirmi Sekizinci Lem’a, s. 441)