"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ömür bir nefestir

Mehtap Yıldırım YÜKSELTEN
07 Ocak 2018, Pazar
2000 yılına girişimizi, yaşı müsait olanlar iyi hatırlar. Ne çok abartılmıştı “Milenyum’a giriyoruz!” diye. Ne büyük bir coşku, ümit ve hayallerle girilmişti, 21. yüzyıla adım attığımız 2000’li yıllara.

Zaman hızla geçti. 2018’e geldik. Her yeni yıla umutlarla, temennilerle girildi. Bu zaman zarfında kaybettiklerimiz, kazandıklarımız, yeni doğanlar ve ahirete yolcu ettiklerimiz oldu. 

2018’in bu ilk günlerinde en çok düşündüğüm ne oldu biliyor musunuz? Hepimizin elinde verilen günde yirmi dört saatlik ömür sermayesini nasıl harcadığımız. Bu sermaye, fakire de zenginin de her gün eşit miktarda veriliyor. Uyuyanın da zamanı geçip gidiyor, çalışanın da... Hiçbir şey yapmayıp “of zaman geçmiyor” diyenin de zamanı geçiyor, işlerinden başını kaldıramayıp “Zaman ne çabuk geçiyor” diyenin de. 

Ne var ki, elde varken en çok değeri bilinmeyen, yine en değerli sermayemiz olan zaman oluyor. En çok israf ettiğimiz, sanki sonsuzmuş gibi “Aman canım başka zaman yaparım”, “Günler torbaya mı girdi?”, “Daha çok zaman var” gibi cümlelerle en çok kıymetini bilmediğimiz zamandır…

İnsan hep aldanır. Kendi kendini avutur, nasıl olsa daha yaşayacak çok yılı vardır! İtiraf edeyim ki, 2000’li yıllara girerken, ben de öyle düşünüyor ve hissediyordum.

Ah şu zaman… Şaire, “Nasıl geçti habersiz şu güzelim yıllarım” dedirten, Cahit Sıtkı Tarancı’ya otuz beşinde aynalardan hesap sordurtan zaman… Geriye baktığımızda pişmanlıklar yaşamamak için zamanımızı en etkin şekilde kullanmak zorundayız. Düşünmeliyiz ki, aldığımız her nefes sayılı ve bize emanettir. Saatin saniyeleri gibi her nefes ömür saatimizi son nefesimize doğru yaklaştırmaktadır. Kimbilir, bir nefese belki de milyonlar sene Cennet hayatı kazandıracak bir amel sığabilir. Ya da Cehennem ateşini gerektirecek, hatta küfre götürecek bir anlık günahlar... Buradaki zamanımız bize göre geçici olsa da, her şey kaydedildiği ve muhafaza edildiği için ahirette ebedîleşecek. 

Kısa ve fani ömrüne nice bereketli zamanlar sığdırarak ebedîleştiren zamanın bedîsi Bediüzzaman, bu hakikati hikâye ederek, gece ve gündüzü ömür ağacımızı kemiren iki fareye benzetir. O ağaçta muallakta asılı kalan insanı aşağıda bir ejderha, yani kabir kapısı beklemektedir. Kuyunun derinliği (ortalama ömür süresi) 60 arşındır. İnsan bu derece dehşetli ve ortalama altmış yıl gibi sınırlı bir zamanı varken, malayâni şeylerle uğraşarak zamanını tüketirse ne kadar divanelik etmiş olur. 

Zamanın planını ve programını çok iyi yapan ve her ânını bâkileştiren Zübeyir Ağabey, şu yaşadığımız andan önceki zamanın mazi olduğunu, yarının ise henüz mâdum olduğunu belirterek: “Öyle ise bütün Kur’ânî, îmanî hakikatleri okumamda, ubudiyetimde, bütün himmet ve alâkamı bu ana veya bu güne hasredeceğim. Zira fırsat bu fırsat, dem bu demdir. Yarına, sonraya kalan, dona kalır. Yalnız bugün veya bu saat için çalışacağım. Vazife-i fıtratımın muktezası olan fîil ve amelimi, îfa ve mes’ud olmak için, yalnız bu gün için, yalnız şu hazır zaman için çalışacağım. Mazi olan gün ve saat geçti ve madumdur. Öyle ise, yalnız elimde bulunan şu hazır vakitte neye çalışacaksam, ona çalışacağım ve çalışıyorum”1 der. 

Zübeyir Ağabeyin de söylediği ve uyguladığı gibi bütün zamanımızı içinde bulunduğumuz andan ibaret bilmeliyiz. Zaten farz namazlarını kılan ve günahlardan kaçınan insanın dünyaya ait yaptığı bütün meşrû iş ve fiillerinin de ibadet hükmüne geçerek nice sevaplar kazandıracağını ve ebedileşeceğini, Rahmet-i İlâhiye’den umuyoruz. 

Herkes kendi ömrünün idarecisi ve muhasebecisi olarak kendi zamanını programlayabilir. Öncelikle kulluk vazifelerimizi, sonra da günlük işlerimizi bir düzen içerisinde aksatmadan zamanında yerine getirmek hepimizin hedefi olmalıdır. 

Sayılı olan nefesimiz, kimbilir nerede, hangi tarihte “son nefes” olacak? Bilemiyoruz. Geçip giden yıllardan, her yeni gelen yıldan öğrendiğim bir şey varsa, o da; bundan sonra “Bir gün yaparım, ilerde yaparım” yerine, “İçinde “Şu anda yapmalıyım” diye düşüneceğim.

Dipnot:

1- Zübeyir Gündüzalp / Not Defteri.

Okunma Sayısı: 3457
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı