Hollanda merkezli danışmanlık şirketi To70 ve Havacılık Güvenlik Ağı’nın yayınladığı istatistik raporlarına göre, bir kişinin uçak kazasında ölme ihtimali 16 milyonda 1 olarak belirlenmiş.
Bir zamanlar, benzer bir ihtimal hesabını Bediüzzaman Said Nursî, kayığa binmekten korkan arkadaşını ikna metodu olarak kullanmıştır. Buna ayaküstü bir istatistik dersi de diyebiliriz. Eyüp Sultan’a gitmek için sahile gelirler ve kayığa bineceklerdir. Arkadaşı binmek istemez.
Aralarında şu konuşmalar geçer:
- Korkuyorum, belki batacağız.
- Bu Haliç’te tahminen kaç kayık var?
- Belki bin var.
- Senede kaç kayık gark olur?
- Bir iki tane. Bazı sene de hiç batmaz.
- Sene kaç gündür?
- Üç yüz altmış gündür.
- Senin vehmine ilişen ve korkuna dokunan batmak ihtimali, üç yüz altmış bin ihtimalden bir tek ihtimaldir. Böyle bir ihtimalden korkan, insan değil, hayvan da olamaz.
- Acaba kaç sene yaşamayı tahmin ediyorsun?
- Ben ihtiyarım. Belki on sene daha yaşama ihtimalim vardır.
- Ecel gizli olduğundan, her bir günde ölmek ihtimali var. Öyleyse, üç bin altı yüz günde her gün vefatın muhtemel. İşte, kayık gibi üç yüz binden bir ihtimal değil, belki üç binden bir ihtimalle bugün ölümün muhtemeldir. Titre ve ağla, vasiyet et.” Sonunda arkadaşı ikna olur. Titreyerek kayığa biner.
Hepimiz böyle bir ihtimalle her gün karşı karşıyayız. Dünya da bizim kayığımız veya uçağımız gibi. Üstelik kendi etrafında saatte 1670 km, güneş etrafında ise saatte 108.000 km hızla hareket eden, karanlık uzay boşluğunda bir uçak. Bugüne kadar düşmedi, başka bir gezegene çarpmadı, infilâk etmedi. Yolcularını güvenle ahirete taşıdı.
Havacılık Güvenlik Ağı’nın belirlediği, 16 milyonda bir uçak kazasından ölme riskini, Bediüzzaman Said Nursî, dünya uçağında bulunan bizler için günde üç binden bir ihtimal olarak hesap etmiştir. Öyle ise, ne uçak kazasından korkmaya, ne de kayık batmasından korkmaya gerek yoktur.
Ecel birdir, değişmez.