Kapatılan bir sosyal paylaşım sitesinin sekiz gün sonra açılması tartışmaları devam ederken, bir bayanın sokak röportajında söylediği sözler dolayısıyla tutuklanması “Cumhurbaşkanı hakaret davaları”nı tekrar gündeme getirdi.
Erdoğan döneminde Cumhurbaşkanına hakaret davalarında sanık sayılarındaki rekor artış dikkat çekici.
Kenan Evren 340, Turgut Özal 207, Süleyman Demirel 158, Ahmet Necdet Sezer döneminde 163, Abdullah Gül döneminde 848, Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk döneminde 6033 oldu. 2022 itibarıyla sanık sayısı 16.753’e ulaşılmış. Bu sayı şimdi ne kadar onu bilemiyoruz.
***
Kimbilir nasıl bunalttık!
Bu istatistiği görünce Süleyman Demirel’in başbakanlığı döneminde yaşanan bir olayı hatırlıyoruz.
Demirel’in avukatı, daha sonra Bayındırlık ve İskân Bakanı olan Yaşar Topçu, 23 Aralık 2016 tarihinde yaptığımız bir röportajımızda şunları anlatmıştı:
“1979 tarihinde rahmetli Demirel Başbakan idi. Antalya’nın deniz sahilindeki küçük bir ilçesinde vatandaşın biri, bir kahvehanenin ortasında Rahmetli Demirel’e açıkça sövüp saymış. Başbakan olduğu için o zamanki Cezâ Kanunu’na göre, savcı re’sen soruşturma başlatmış. Buna hukukta, ‘madde-î mahsusa suretiyle hakaret’ deriz. Ağır hakaret olduğu için tâkibat açmış, adamı suçüstü haliyle yakalanmış içeri attırmış.
“Aylardan Temmuz ayıydı. Sürekli genel merkeze her çeşit bilgiler geliyordu. Rahmetli Demirel her sabah gerek Başbakanlık, gerek de Genel Merkez’e geldiğinde ilk beni çağırır, dâvâlarla ilgili gelişmeleri sorardı. Çünkü dâvâlardan çok canı yanmış. İlk önce bunları öğrenir, işlerine sâlimen başlamak isterdi.
“O gün partide Özel Kalem Müdürü Talat Bey Demirel’in beni çağırdığını iletti, gittim. ‘Önemli bir şey var mı?’ diye sordu. Ben de ‘Önemli bir şey değil, ama sadece bilgi arz etmek istiyorum. Antalya’nın bir ilçesinde vatandaşın birisi kahvehanede size hakarette bulunmuş, ağır - galiz sözler söylemiş. Vatandaşı tutuklamışlar. Mahkeme ‘şikâyetçi misiniz?’ diye soruyor’ diye durumu kendisine açtım.
“Demirel, ‘Bu hâkim ve savcı arkadaşlar da bazen kantarın topuzunu kaçırıyorlar. ‘Başbakan’a hakaret etti’ diye bir vatandaş tutuklanır mı? Biz burada oturuyoruz, haberimiz olmuyor. Yaptığımız uygulamalarla kim bilir adamı nasıl bunalttık ki, canını sıkmışız ki bize galiz küfürler etmiş’ dedi. Ve bana dönerek, ‘Hemen Antalya’ya, o ilçeye git ve o vatandaşı hapisten çıkar, tahliye et gel. Sevaba girersin. Durup dururken bir ülkenin vatandaşı Başbakanına sövmez. Yaptığımız işlerle kim bilir adamın ne kadar canını sıkmışız, nasıl bunalmışız ki adam sövmüş!’ dedi.
“Antalya’ya gittim. Mahkemeye gidip Asliye Ceza Hâkimine, dâvâya müdahale kabulünü rica ettim; ‘sanığın tahliyesini talep ediyoruz. Müvekkilim Başbakan Demirel bana, ‘bir ülkenin vatandaşı Başbakanına sövmez. Biz kim bilir adamı ne kadar bunalttık ki, küfretti’ dedim. Hâkim şaşırdı, duruşmaya ara verdi.
“Duruşmaya çıktık. Sanığın tahliyesine karar verildi. Hâkim sanığa dönerek, ‘Demirel yok, ama avukatı var, elini öp’ dedi. Sanık, ‘Hâkim Bey, bu bana hayatımın en ağır cezâsı. Avukatını beni tahliye için gönderen bir insana dilim kopaydı da böyle bir adama hakaret etmeseydim. Eli ne kelime ayağını öpeceğim’ diye pişmanlığını tekrarladı…”
https://www.yeniasya.com.tr/roportaj/demirel-kendisine-hakaret-eden-kisiyi-tahliye-ettirdi_419084
***
Nereden, nereye
1979 yaşanan olaydan 2024’te geldiğimiz nokta bu.
Elbette bırakın Cumhurbaşkanı’na, kimsenin kimseye hakaret etmeye hakkı yok. Hukuk içinde cezası varsa da gereği de yapılır.
Devleti yönetenlerin de hoşgörülü, affedici olması, kendisini sorgulaması ve Demirel’in tavrından örnek alması gerekir.