Söz uçuyor, yazı kalıyordu geriye. 7 yılı geride bırakmış “Uçarı Yazılar.” 14 Ağustos 2017’de “Zor Zamanda Konuşmak” başlığı ile “merhaba” demiş muhterem okuyucularımıza.
Bu gün bir değerlendirme yapmak istiyoruz. Evvela tahdis-i nimet olarak şunları ifade edelim:
Mazlumun yanında, zalimin karşısında olarak safımızı belli etmişiz. Temel insan hak ve hürriyetlerine sahip çıkmaya çalışmışız imkan nispetinde.
Yolların çatallaştığı dönemlerde, nurun ve istişarenin şaşmaz rotasıyla istikameti muhafaza etmişiz hamdolsun.
Yeni Asya’da yazmanın hem mazhariyet, hem de mesuliyet olduğunu idraki içinde olduk her zaman. Biliyorduk ki; muhatabımız presip sahibi, mihenge vuran, müdakkik okuyuculardı.
DUYGULARA TERCÜMAN OLMAK
İnsanın kendini tanıma ve gerçekleştirme çabaları, kimi zaman kalbimize dokunan edebiyat denemeleri, düş ve gerçeklik yansımaları derken zaman akıp gitmiş. Bazen iman hakikatlerini, gezileri, faaliyetleri gündemimize taşımışız ‘güncel’e girmeden.
Yeri gelmişken söyleyelim; bazı okuyucularımız soruyor “Yazdığınız kimi olayları siz mi yaşadınız” diye. Bunların çoğu, bize ulaşan okuyucu maillerinin kısmen aynen, kısmen dramatize ve senarize edilmesiyle ortaya çıkıyor.
Bazen hakikate hayal elbisesi giydirip takdim ediyoruz. Yaşadığımız çağa şahitlik etmek, mazluma ümit ve teselli, zalime karşı cephe oluşturmak adına.
Cezaevindeki masumların acılarını, adaletin kör topal işleyişini, savaş mağdurlarını ve mültecileri, suça sürüklenen çocukları, demokrasi mücadelesini sütuna taşımışız. Bazılarının duygularına tercüman olmuşuz.
Bu süre içinde eleştiri, takdir ve katkılarıyla bizi yalnız bırakmayan kıymetli okuyucularımıza teşekkür ediyoruz. Arzu edilen seviyede olmasa da, okuyucu – yazar diyalogu işliyor.
OKUYUCU KATKILARI
Genelde şöyle bir şikâyet vardır: “Bizim insanımız para verip gazetesini alır, okur. Kimini beğenir kimine kızar, bazen çok iyi bildiği bir konuda yapılan hatayı görür, ama görüş, düşünce ve hislerini paylaşmak zahmetine katlanmaz. Okuyucunun katkıları gazetelerde eksikliği hiç giderilemeyen bir boşluktur.”
Tabiî bazı okuyucular ise, yazarın yazarken bazı sebeplerle -yer darlığı, bilgi eksikliği veya lüzum hissetmediği- eksik bıraktığı hususları, yorumlarıyla yazının altına yazarak katkı sağlar, fikrini beyan eder.
Unutulmamalıdır ki, yazar her şeyi en iyi bilen değildir. Kimi zaman okuyuculardan daha fazla okuyan, araştıran, bazı meseleleri dert edinen, bildiğini paylaşan insandır.
Yazıları her düzeyde eğitim, kültür ve duyarlılık seviyesinden insan okur, değerlendirir. Yazıya yapılan bir yorum, gönderilen mailler ya da karşılaşınca ayaküstü yapılan eleştiri, yorum ve katkı yazara yol gösterir.
OKUYUCU NE OKUMAK İSTİYOR?
Bazı okuyucular, yazar hangi konuyu yazarsa yazsın, zihnindeki meselenin yazılmasını ister.
Bazı okuyucular, yazıdaki konunun akademik düzeyde, tüm yönleriyle ele alınmasını bekler. Bunlar köşe yazısı değil de, bilimsel makale okuma arzusundadır.
Okuyucu kendi ilgisi doğrultusundakileri okur. Bir yazarı ya da yazıyı herkesin okuması gerekmez. Yazarın önemli bulduklarının önemsiz, önemsiz bulduklarının ise önemli bulunması gayet tabiîdir.
YAZMAK TARAF OLMAKTIR
Yazar okuyucu seçme lüksüne sahip değildir; ancak okuyucular okumak için yazı veya yazar seçebilirler.
Okuyucu, okuduğu yazıyı mümkün olduğunca anlamak ister. Her yazar da prensip olarak anlaşılmak için yazar.
Yazmak ve okumak, taraf olmak demektir. Okuyucu, kendisinin taraf olduğu düşüncelerin yazılmasını ister. Bazen farklı düşüncelere tepki gösterir.
İletişim kanalları açık olduğu takdirde, okuyucu ve yazarın birbirlerini anlaması daha kolay olacaktır şüphesiz. Hasbihâl edilecek çok konu var ama...
Katkı ve eleştirilerinizi her zaman bekliyoruz efendim.