"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şahs-ı mânevinin şifâ duâsı

M. Latif SALİHOĞLU
29 Ağustos 2024, Perşembe
Hastalıkların olağanüstü derecede çoğaldığı bir zamanda yaşıyoruz.

Bakıyorsunuz, bazı evlerin ecza deposu dolup taşıyor. Arta kalanlar, başka dolap ve çekmecelere taşınıyor. Kimileri adeta hastalık hastası olmuş; ilâç kullanmadan edemiyor, duramıyor.

Öte yandan, hastahaneler de tıklım tıklım. Bazı şehirlerde, muayene için randevu almak bile müşkil bir hale gelmiş görünüyor.

Maddî hastalıklar bir yana, ayrıca bir de aileleri ve cemiyeti saran türlü türlü manevî hastalıklar var ki, yakın temasta olanların bile hayatını azaba çeviriyor.

Beyin ve sinir hastalıkları için de bazı tedaviler yapılıyor, ant-i depresan türü yatıştırıcı ilâçlar kullanılıyor.

Yatıştırıcı, yahut sakinleştirici ilâçların uzun müddet kullanılması da beraberinde bazı riskler getiriyor. Zamanla bunları yan etkisi görülüyor.

Bir de tıbbın âciz kaldığı bazı hastalıklar var ki, kendini çaresiz gören insanları başka türlü arayışlara sevk ediyor.

*

Hangi türden hastalık olursa olsun, gerekli tıpbî ilâç ile beraber “şifa duâsı”nı da ihmâl etmemek lâzım geliyor. Zira, duânın tesiri azimdir.

Bilhassa ruhî ve mânevî hastalıklara karşı daha ziyade duâya ihtiyaç var. Nitekim, gittiğimiz hemen her yerde bu manadaki ihtiyacın şiddet ve zaruretine şahit oluyoruz.

Sair meselelerde olduğu gibi, maddi hastalık ve manevî sıhhat meselesinde de âcizane Risâle-i Nur’daki beyanlara, ölçü ve tavsiyelere dikkat kesilmeye çalışıyoruz. Genelde, bizim tavsiyelerimiz de bu noktada temerküz ediyor.

Kastamonu Lahikası’ndaki Mehmet Feyzi ve Emin Çayırlı’nın bir mektubunda aynen şu ifade yer alıyor:

“Risâle-i Nur’un şahs-ı manevisinden gelen şifâ duâsı, öyle yüz bin doktora mukabil gelir diye biz de tasdik ettik.”

Bu ifade, günlerdir ateşler içinde hasta yatan Üstad Bediüzzaman’ın, kendisini muayene için gelen oruçsuz bir doktora kendini muayene ettirmeyerek, şifâyı “Şâfi-i Hakiki” olan Cenab-ı Hak’tan        istemesi dolayısıyla yazılmış.

Neticede, Nur’un şahs-ı mânevîsinden elen şifâ duâsıyla o şiddetli hastalığın hafifleyerek geçtiği müşahade edilmiş.

*

Bu meseleye dair Hastalar Risâlesi “Sekizinci Devâ” kısmında geçen bazı ifadeler, düşünen hemen herkesi bir şekilde etkileyip düşünmeye sevk ettiğini gördüm. O ifadeler şöyledir:

“Ey âhiretini düşünen hasta! Hastalık, sabun gibi, günahların kirlerini yıkar, temizler. Hastalıklar keffâretü’z-zünub olduğu hadis-i sahihle sabittir. Günahlar, hayat-ı ebediyede daimî hastalıklardır; bu hayat-ı dünyeviyede dahi kalb, vicdan, ruh için mânevî hastalıklardır. Sen eğer sabredip şekvâ etmezsen, şu muvakkat bir hastalıkla daimî pek çok hastalıklardan kurtuluyorsun.”

Demek ki, âhiret inancı olan kimseler bile, hayatta iken günahları terk etmemeleri halinde, öldükten sonra, bu kez günahlar onu terk etmiyor ve “ebedî hayatta” dahi “daimî hastalık” olarak etkisini devam ettiriyor.

*

Son olarak, aynı risalenin “On İkinci Devâ”da zikredilen ve “sürekli hastalık”-larla ilgili son derece ibretli bir iktibası nazara vererek noktayı koyalım. Şöyle ki:

“Hastalık, insandaki aczini, zaafını ihsas eder. O aczin lisanıyla ve zaafın diliyle, hâlen ve kàlen bir dua ettirir. Cenâb-ı Hak insana hadsiz bir acz ve nihayetsiz bir zaaf vermiş, tâ ki daimî bir surette dergâh-ı İlâhiyeye iltica edip niyaz etsin, dua etsin.

 “Eğer duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var?” Âyetin sırrıyla, insanın hikmet-i hilkati ve sebeb-i kıymeti olan samimî dua ve niyazın bir sebebi hastalık olduğundan, bu nokta-i nazardan şekvâ değil, Allah’a şükretmek ve hastalığın açtığı dua musluğunu, âfiyeti kesb etmekle kapamamak gerektir.”

Maddîden ziyade mânevî hastalık olan dinî vecibe ve kudsî hizmetlerin ikmâli ve aksamaması için bilhassa duâ etmeli ve şahs-ı manevinin şifa duasına mazhar olmaya gayret edip ilyakat kesbetmeye çalışmalı.

Okunma Sayısı: 1383
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Elvan sağkol

    29.8.2024 14:03:07

    Tebrik ediyorum,Latif kardeşimi Allah razı olsun.

  • Abdullah Tunç

    29.8.2024 05:29:09

    Günahların ebedi hayatta daimi hastalıklar olduğu hususu cay-ı dikkattir.Bu nasıl bir şeydir? Demek bu fani dünyada sürekli işlenen günahlar, ebedi hayatta de devam edecek Allahım ya rabbi! bu ne dehşet bir şey: daimi, ebe di hasta olmak! Rabbim hepimizi bu dehşetli ebe di günah hastalıklarından korusun.Ya rab dergah-ı Uluhiyetine sığınıyoruz, bizleri muhafaza et...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı