1981 yılından itibaren cemiyetin içerisinde olan ve neşriyat hizmetleriyle acizane ilgilenen birisi olarak bu süreç boyunca pek çok hadiseler yaşadık.
Hususan İzmir gibi farklı fikirlerden farklı kesimlerin beraber yaşadığı bir şehirde bulunmamızdan dolayı sayısız insan ile münasebet kurduk ve çok farklı fikirlerde insanlar ile iletişim kurduk.
Geçen yıllar boyunca bu çok farklı fikirlerden kimseler ile sağlıklı iletişimlerimiz oldu. İmanî manada gelişim sağlayanlar, fikirleri müsbet değişime uğrayanlar, şahs-ı manevimizle muhabbet kuranlar, muhabbetlerini geliştirenler ve daha pek çoğu kurmaya çalıştığımız sağlıklı iletişim vasıtasıyla oldu. Elbette hatalarımız da olmakla birlikte daima Üstad Hazretlerinin asrımızın Kur’ân tefsiri Risale-i Nurlarda hususan İhlâs ve Uhuvvet Risaleleri’nde belirttikleri düsturları nazara almaya çalıştık.
Üstad Hazretlerinin Risale-i Nurlarda, ehl-i zındıkaya ve muannid dinsizlere olan sert ifadelerinin, İmandan gelen bir izzetin gereği olduğunu, ehl-i imana ise her daim kucaklayıcı bir üslup kullandığını dikkatlerimizden kaçırmamamız gerekiyor. Bu doğrultuda Uhuvvet Risalesi son derece dikkat çekici hakikatleri barındırıyor.
“Her dediğin doğru olmalı. Fakat her doğruyu demek doğru değildir.” düsturuyla nasihati damara dokundurarak aksülamel (istenilen şeyin zıddı hasıl olması) yapmaktan çekinmek, mukteza-yı hâl gereği doğruları elbette söylemek, ancak karşımızdakinin ruh ve duygu durumuna göre ihtilafları körükleyecek tarzda beyanlardan her daim uzak durmak. Kendi dar dairemizde tansiyon yükselmiş olsa dahi geniş İslâm dairesinde her kesimden ehl-i iman ile şefkatkârane sohbet etmeye çalışmak, ayrı düştüğümüz fikirleri nazara vererek, ihtilafları odak noktası yapmaktansa ortak paydalara odaklanmak.
Farklı düşündüğümüz noktaları tatlı dille anlatmaya çalışmak. Anlaşılmıyorsa irtibatı koparmak ya da ağır ithamlarda bulunmak tarzında muamele etmektense muhabbetimizi devam ettirerek sabır ile iman-Kur’ân davasında dostane muamele etmeye çalışmak. Her kesimden, her fikirden insan ile ortak düşünceler paydasında hareket etmeye çalışarak, en dehşetli hâlin imansızlık hâli olduğunu, bir insanın imanına müsbet katkı sağlamanın paha biçilmez bir kıymette olduğunu, karşımızdaki kişinin yanlış hâl ve hareketlerde olduğunu, yanlış bir yolda gittiğini görüyorsak, samimane muhabbet ile kardeşlik bağlarımızı kuvvetlendirecek şekilde hâlen ve kalen uygun davranmaya çalışmak. Ayrı düşülen noktalardan dolayı yadırgamanın, dışlamanın, hele ki hakarete varacak söylemlerin durumu daha da kötüye getireceğini, karşımızdaki kişide aksülamel dahil kötü düşünce ve huyların kök salabileceğini düşünerek, güzel sözlerle ve dostane ilişkilerle hakikatleri aktarmaya çalışmak, hepimizin dikkat etmesi gereken hususlardan. Belirtiğimiz gibi elbette hepimizin hataları oluyor, Cenab-ı Hakk bizleri affetsin, ehl-i İslâm’ın uhuvvet ve muhabbetini temin ederek, ihlâs ve istikametten ayırmasın. Âmin.